TEFEKKÜR UFKU / Mutluluğun Paketlenip Metalaştırılması

TEFEKKÜR UFKU
Mutluluğun Paketlenip Metalaştırılması
Dr. Cengiz Karagöz
Günümüz insanının yaşadığı en büyük problemlerden birisi de mutluluk arayışı. Modern toplumun gelenekten kopmasıyla başlayan ve bir türlü dinmek bilmeyen mutluluk arayışı zamanımızda da farklı bir aşamaya geldi. Modern insan stresini atmak için ve gerçek huzuru yakalamak için türlü türlü reklamı yapılan kişisel gelişim derslerinin, yaşam koçlarının ve yoga gibi doğu mistik düşüncelerinin peşinden koşmaya başladı. Bu işten maddi anlamda karlı çıkanlar da yaşam koçları oldu. Birçok zengine dersler veren bu koçlar maddi gücüne güç kattı ve servetini katladı.
Peki bu yaşam koçlarının vaadi ve fonksiyonu ne ki bu kadar revaçtalar? Yüksek meblağlarda verilen derslerin amacı modern insanın bu dünyada mükemmel şekilde mutluluğu yakalaması ve mutluluğun sanıldığı kadar uzak olmaması. Dersleri veren hocalar kişiye çok büyük potansiyeli olduğunu telkin ediyor ve kişisel çabalarıyla her şeyi başararak kariyerinde zirveye çıkabileceğini öğretiyor. Kişisel gelişim koçunun verdiği gazla hırslanan kişi kendisinde çok büyük potansiyel olduğuna inanarak hemen çalışmaya başlıyor. Öyle bir azimle çalışıyor ki başarısızlık ihtimalini unutuyor ve her şeyi kendi sınırlı iradesiyle çözmeye kalkışıyor.
Yaşam koçunun öğrettiklerine bakılırsa kişide çok büyük potansiyel var, öyleyse çalışma hayatında başarısız olursa dış etkenler sorumlu. Amiri, çalışma arkadaşları ve teknik yetersizlikler kişinin potansiyelini engelliyor. Ama durmak ve yılmak yok tabii. Kişi başarısız olduğunda yaşam koçu azimle devam etmesi gerektiğini ve sonunda mutlaka hedefine ulaşacağını tavsiye ediyor. Her seferinde başarısız olan kişi yeni hayal kırıklıkları yaşıyor. Bu da onu hem fiziksel olarak hem de ruhsal olarak daha fazla yoruyor.
Bazı büyük şirketlerin çalışanlarına bu tür terapiler sunması veya tavsiye etmesini iyi niyetli olarak yorumlayanlar olabilir. Ancak işin arka yüzünde pek de sanıldığı gibi bir masumiyet yok.
Şirketler ve diğer kurumlar personellerinin sosyal hayatlarında çalışma performanslarını olumsuz etkileyecek aktivitelere girmelerini istemiyorlar. Onlar için potansiyeli olduğuna inanan ve bu hırsla çalışan personellere ihtiyaç var. Çalışanlar kendilerinden ne kadar taviz verip kariyerlerinde başarıya odaklanırlarsa kurumlar da o derece kâr sağlayacak. Kıran kırana mücadele eden personeller şirketin daha fazla büyümesi için kaçırılmaz fırsat. Personellerin hem bedenen hem de zihnen verimli çalışması için bu tür terapilerin varlığı zengin patronlar için önem taşıyor. Sosyal hayatlarında motivasyon depolamayan ve kötü alışkanlıklara müptela olan çalışanlar şirketlerin performansını da olumsuz etkiliyor. Patronlar bunu neden istesin ki?
Gelelim bu tür etkinliklerin ne gibi sonuçlar doğurduğuna. Bu terapilerin en başta çuvalladığı konulardan birisi de kusursuz mutluluğun bu dünyada erişilebilir olmasına dair yanlış inanç. Kişiler beden sağlığına dikkat ederek ve potansiyellerinin farkına vararak tüm hedeflerine anında ulaşabilecekleri hayaline kapılıyorlar. Bunları yaptıktan sonra da mükemmel mutluluğa bu dünyada ulaşabileceklerini düşünüyorlar.
Her şeyin merkezinde kendi iradeleri ve çabaları var. Bu çabaların sonunda haksızlığa uğrama ihtimali yok mu? Beklenmeyen sorunlarla ve kazalarla karşılaşma ihtimali yok mu? Bu ihtimalleri düşünmeyen kişiler yolunda gitmeyen her iş için de kendilerini sorumlu tutmaya başlıyor ve sonunda daha da derin buhrana sürükleniyor. İlahi takdir ve kader inancından mahrum olan bu tür insanlar aşırı hırs ve aşırı hayal kırıklığı arasında savrulmaya başlıyor. Kendisi için hayırlı olan ne ise onu istemekten ziyade kendi hedeflediği dünyevi menfaatlerin huzur getireceğini sanıyor. Bu dünyada kusursuz mutluluk diye bir şeyin olmadığını bilmiyor. Bu dünyanın geçici olduğunu ve burada sadece misafir olduğunun, asıl huzurun sonsuz hayatta olduğunun farkında değil. Bu dünyada hangi kariyer hedefine ulaşırsa ulaşsın sonunda ölümün olduğu hatırlamak ve ölümden sonrasına dair sorulara cevap bulamamak onu fazlasıyla ürpertiyor. Bu dünyada mutluluk arayan insanlar mutsuz olarak ölüyor, bu dünyada mutluluğu aramayıp kadere razı olanlar ise kederden uzak oluyor.