AİLE ve TOPLUM / Aileni Ateşten Koru!

  • 10 Ekim 2024
  • 94 kez görüntülendi.
AİLE ve TOPLUM / Aileni Ateşten Koru!
REKLAM ALANI

AİLE ve TOPLUM
Aileni Ateşten Koru!
Gülistan Araştırma

Abdullah İbn-i Mes‘ûd radıyallâhu anh; Peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselamın irtihâlinden sonra Kûfe’ye gidip kadılık yaptı, talebe yetiştirdi ve İslâm’ı anlattı. Abdullah ibn-i Mesud; insanları kötü âkıbetten korumak için, Rasûlullah Efendimiz’in şu hadîs-i şerîfini de naklederdi:
“–Dövme yapan, yaptıran, yüzünün tüylerini yolan, güzel görünsün diye dişlerini seyrekleştiren, Allâh’ın yarattığını bozan kadınlara Allah lânet etmiştir (rahmetinden uzaklaştırmıştır).”
Kur’ân-ı Kerîm’i okuyan Ümmü Yâkub adında bir kadın, İbn-i Mes‘ûd Hazretleri’nin yanına gelerek, (tenkit edici bir sûrette) şöyle dedi:
“–İşittim ki, sen şu şu işleri yapanları lânetlemişsin!”
Abdullah İbn-i Mes‘ûd radıyallâhu anh şöyle cevap verdi:
“–Ben Rasûlullâh’ın lânet ettiği kimselere niye lânet etmeyeceğim? O, Allâh’ın Kitâbı’nda var!”
Kadın;
“–Yemin olsun ki Kur’ân’ın iki kapağı arasında ne varsa okudum, fakat bu söylediklerini orada bulamadım.” dedi. Bunun üzerine İbn-i Mes’ûd radıyallâhu anh;
“–Eğer baştan sona okudunsa muhakkak şunu da bulmuşsundur:
Aziz ve Celîl olan Allâh’ın;
“Peygamber size ne emir verirse onu tutun, size yasak ettiğinden de sakının!” (el-Haşr, 7) buyurduğunu okumadın mı?” dedi. Kadın;
“–Evet.” dedi. Ardından (İbn-i Mes’ûd Hazretleri’nin, başkalarını nehyediyor olsa da, ailesine söz geçiremiyor olduğu yönünde sû-i zanda bulunarak);
“–Ben şimdi (gitsem), bu kabilden bir şeyi senin hanımın üzerinde görürüm!” diye söylendi. İbn-i Mes‘ûd radıyallâhu anh;
“–Git ve bak!” dedi.
Kadın gidip Abdullah radıyallâhu anh’ın hanımının yanına girdi, fakat onda (bu, rahmetten uzaklaştırıcı, dövme ve benzeri men edilmiş) bir şey göremedi. Sonra Hazret-i Abdullâh’a gelip;
“–Ben hakikaten hiçbir şey göremedim!” dedi. Bunun üzerine Abdullah İbn-i Mes‘ûd radıyallâhu anh şöyle dedi:
“–Şayet böyle bir şey olsaydı, (hanımım dînin men ettiği şeyleri uyguluyor, yapıyor olsaydı) ben onunla beraber olamazdım.” (Müslim, Libâs, 120; Buhârî, Tefsîru sûre, [59], 4; Libâs, 82, 84, 85, 87)
Dövme Niçin Haramdır?
İslâm, fıtrat dînidir. Allâh’ın yarattığı sûreti bozucu, tağyir ve ifsâd edici dövme, dişleri yontma ve yüzden tüy yolma gibi câhiliyye âdetlerini İslâm reddetmiştir. Hadîs-i şerifte kadınlar geçse de hüküm umûmîdir. Dövme yaptırmak, kadın olsun erkek olsun herkese haramdır.
Günümüzde estetik ameliyat tabir edilen müdahaleler de aynı hükme tâbîdir.
Ancak doğumda, bir kazada veya bir hastalığın neticesinde meydana gelen, kişiyi ve çevresini ileri derecede rahatsız eden bozuklukları, birtakım ameliyatlarla normal görünüşe döndürmek câiz görülmüştür.
Vücudumuz da bize Rabbimiz’in emânetidir. Onu; Cenâb-ı Hakk’ın rızâsına muvâfık şekilde, haramlardan uzak kullanmamız lâzımdır.
Zamanımızda bilhassa “dövme yaptırma” âdeti, gençlerin; spor, sinema ve benzeri alanlardaki gayr-i müslimlere özenerek, onları taklit ederek şahsiyetsizlik belâsına dûçâr olma noktasında da mühim bir müşkilâta dönmüştür.
Müslümanın kıyafeti, tıraşı, vücudu, evi, eşyası, her hâli, İslâmî bir karakter ve üslûp içinde olmalıdır. Gayr-i müslimlere benzemeye çalışmak, -Allah korusun- sonunda onlardan olmakla neticelenebilir.
Hadîs-i şerifte buyurulmuştur:
“Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” (Ebû Dâvud, Libâs, 4/4031)
Namazın her rekâtında okuduğumuz Fâtiha’nın son âyetinde;
“…Gazaba uğrayanların ve sapıkların (yoluna) değil.” (el-Fâtiha, 7) buyurularak, İslâm dışındakilerin yoluna uymaktan îkāz edildiğimizi de unutmamalıyız.
AİLENE EMRET!..
Dînimizde, irşadda aslolan kaide; kişinin önce kendini irşâd etmesi ve ondan sonra etrafına tebliğ etmesidir. Tebliğde de önce kendi ailesi, yakın çevresi ile başlar.
Kıssada itirazcı kadın; Abdullah İbn-i Mes‘ûd radıyallâhu anh’ın tebliğ ettiği hakikatleri, kendi ailesinde yaşatıp yaşatmadığını görmek istedi. Eğer Hazret-i Abdullah; başkalarını men ettiği hâlde, kendi evinde bu hakikatleri yaşayıp yaşatmıyor olsa idi, sözleri bütün tesirini kaybedecekti. “Daha kendi evine tesir edemiyor. Başkasına dil uzatıyor…” gibi suçlamalara muhatap olacaktı.
Zevce Seçimi
Abdullah İbn-i Mes’ûd radıyallâhu anh; “Allah ve Rasûlü’nün emirlerini dinlemeyecek bir hanımla hayatını birleştirmeyeceğini” ifade ederek, bir mü’minin evlilik müessesesini kurarken, ilâhî esaslara riâyeti en başa koyması gerektiğini ifade etmiştir.
Ailenin; takvâ yuvası olabilmesi için, hanımın dindar olması çok mühimdir. Nitekim Allah Rasûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:
“Kadın dört sebepten biri için nikâhlanır: Malı, soyu, güzelliği ve dindarlığı… Sen (diğerlerini geç), dindar olanı seç. (Aksi hâlde) sıkıntıya düşersin.” (Buhârî, Nikâh, 15; Müslim, Radâ, 53)
Zeyd bin Eslem -rahmetullâhi aleyh- anlatır:
“Ey îmân edenler! Kendinizi ve çoluk-çocuğunuzu yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyunuz!..” (et-Tahrîm, 6) âyet-i kerîmesi nâzil olduğunda ashâb-ı kiram;
“–Yâ Rasûlâllah! Kendimizi koruyabiliriz; ya ehlimizi, ailemizi nasıl koruyacağız?” diye sordular.
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şu cevabı verdi:
“Onlara; Allâh’a kul olmayı, tâat ve ibâdeti emredersiniz. Allâh’a isyân etmekten ve günah işlemekten de nehyeder, yani alıkoyarsınız. İşte bu, onları korumak demektir.” (Âlûsî, XXVIII, 156)
Hadîs-i şeriflerde; sâliha hanımların aile içindeki vazifelerini güzelce îfâ etmeleri hâlinde, beylerinin dışarıda îfâ ettikleri cihad, tebliğ ve benzeri sâlih amellerin ecrine ortak olacakları bildirilmiştir.
Hakikaten bu kıssada; sergilediği sâliha hanım vasfıyla bu tebliğ faaliyetinde, hanımı, İbn-i Mes‘ûd Hazretleri’ne âdetâ yardım etmiş ve ecrine de ortak olmuştur.

REKLAM ALANI
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ