TOPLUM / Hiç Değilse Boykot Et!

  • 16 Mayıs 2025
  • 14 kez görüntülendi.
TOPLUM / Hiç Değilse Boykot Et!
REKLAM ALANI

TOPLUM
Hiç Değilse Boykot Et!
Gülistan Araştırma

Allah-u Zülcelâl ayet-i kerimede buyuruyor ki:
“Zulüm edenlere meyletmeyin, yoksa size ateş dokunur.” (Hûd; 113)
Terör devleti İsrail, yıllardır Gazze şehrini adeta cezalandırıyor, halkını yıpratmaya çalışıyordu. Batı Şeria gibi Gazze’nin de boyun eğmesi için türlü baskılar uyguluyordu. Gazze halkı ise direnişten asla vaz geçmiyordu.
7 Ekim Aksa Tufanı bahane edilerek İsrail bu şehrin üzerine bütün gücüyle çullandı. Haftalarca bomba yağdırarak enkaza çevirdiği Gazze şehrinde kadın, çocuk demeden büyük bir katliam yaptı.
Dünya Filistin’deki bu zulme şâhit olurken, insanlar üç kısma ayrıldı:
İsrail’e hem sözlü hem fiili olarak destek olanlar. ABD ile Batı ülkelerinin çoğu İsrail’in kendini savunduğunu iddia ederek katliama açık destek verdiler.
Katliama sessiz kalanlar. Gerek İsrail’in gerek diğer zalimlerin yaptığı zulümlere aldırış etmeyen yığınlar, adeta kendilerine dokunmayan yılan bin yıl yaşasın dercesine tavır takındılar.
Zulme karşı tavır alanlar. Zalimlerin bombardıman uçaklarına, füzelerine bil fiil engel olamayan halklar da boykot ile tavırlarını ortaya koyabildi.
Boykot, belli bir amaca ulaşmak için ülkelere veya firmalara karşı ekonomik bir baskı uygulama yöntemidir. Genellikle siyasi bir protesto olarak o firmalardan mal veya hizmet satın almamak, herhangi bir şekilde destek olmamak anlamına gelir. Boykotun amacına ulaşması için hedefe ulaşıncaya kadar kararlılıkla sürdürülmesi gerekir.
Boykot bir şuurlanma hareketidir. Ailede herkesin dostunu düşmanını tanıması, düşmanına en ufak bir destekten bile kaçınması demektir.
İşgalci İsrail’in yetmiş yıllık zulmü artarak devam ederken ABD ve AB ülkelerinin desteği de devam etmektedir. Bu zulüm karşısında müslümanlar olarak bir şey yapamıyor, engelleyemiyor olmanın sıkıntısını hissediyoruz. Her gün seyrettiğimiz o acı görüntüler karşısında gönlümüz daralıyor. Bu vahşete seyirci kalmanın ızdırabı adeta yüreğimizi yakıyor. Elbette devletlerin bu alanda gayretleri olacak ama bu arada bizler ne yapabiliriz?
Eğer bir kötülüğe bilfiil yani elimizle engel olmak mümkün değilse dilimizle ve kalbimizle ona karşı duruşumuzu korumamız gerekiyor. Bu alanda yapacağımız en önemli tedbir, işgalci İsrail’in ve destekçisi ABD markalarının ürünlerini boykot etmektedir.
Boykot Dini Vecibedir
Boykot esasen bir müslüman için farzdır ve vicdan borcudur. Amel defterimize bir zulüm, bir günah yazılmaması için yerine getirilmesi gereken bir dini vecibedir. Tarihten şu sahne boykotun ehemmiyetini ne güzel anlatır:
Haçlıların Filistin ve Şam bölgesinde işgallerde bulunup, bazı şehir devletleri kurdukları dönemdi. Zamanın bir idarecisi; idarî bir zaaf göstererek, haçlılarla anlaştı ve onların müslüman şehirlerde ticaret yapabileceğini, hattâ onlara silâh satışının da serbest olduğunu îlân etti.
Büyük âlim İzzeddin bin Abdüsselâm rahmetullâhi aleyh ise, haçlılara silâh satışının haram olduğuna hükmedip bunu Sultan’ın yüzüne de söyledi. Cesur âlim bu hükmü, esnafa da gidip duyurdu.
Aynı günlerde bir terzi;
“–Ey şeyh, haçlılar bana elbise diktirmeye geliyorlar. Ben haçlılara elbise dikersem zulme ortak olur muyum?” diye sordu.
İzzeddin bin Abdüsselâm bu suâle;
“–Hayır, sen zulümlerine ortak olmazsın. Sana iğne-iplik satan zulme ortak olur. Sen zâlimin ta kendisi olursun.” cevabını verdi.
İşte Kudüs’ün yeniden fethi böyle yürekli alimler ve takvalı insanlar sayesinde mümkün oldu!
Boykot Etkili midir?
Kesinlikle etkilidir! Boykotun etkili olmayacağını ileri sürmek sadece direnci kırmak için yayılan kasıtlı bir propagandadır.
Boykot her şeyden önce bir bilinçlenme hareketidir. Tarihe baktığımız zaman bağımsızlık hareketlerinin halk tabanına yayılmasında boykotların önemli yeri olmuştur. Halkların sömürü ve emperyalizm konusunda şuurlanmasını sağlayan boykot hareketleri ülkelerin bağımsızlık mücadelesine zemin hazırlamıştır.
Biz de boykot kampanyası vesilesiyle alışverişlerimizde dikkatli tercihler yaparak dinimize açıkça savaş açmış olanlara, kardeşlerimize zulmedenlere en azından desteğimizi kesmiş oluyoruz. Hiç değilse bunu yapmakla zalimlere destek verme ve iş birliği yapma günahından kurtulmuş oluyoruz. Bu arada da gücümüzün farkına varmış oluyoruz.
Boykotun ekonomi üzerinde de inkar edilemeyecek etkileri vardır. Boykot edilen ürünlerin satışı azaldığı zaman şirketler belli bir maddi kayba uğrarlar. Eğer boykot yaygınlaşır ve kararlılıkla sürdürülürse şirketler ekonomik olarak zorlanabilir.
Boykotun az veya çok etkili olduğunu etiketlerdeki fiyat değişiminden anlayabiliyoruz. Birçok market boykot edilen ürünlerin fiyatını düşürerek boykot kararlılığını gevşetmeye alet oluyor. Keşke onlar bunu yapmak yerine bu firmalara mallarını “satılmıyor,” diyerek iade etse. Ancak fiyatı düşürmek zorunda kalmaları bile bir etkidir. Elbette boykotun daha etkili olması için kararlılıkla sürdürmek ve çevremizdekileri uyarmak çok önemlidir.
Bugün İslam ülkeleri, 2 milyara ulaşan bir nüfus yoğunluğuna sahiptir. Üstelik de çoğu ülkeler batı dünyasına nazaran daha genç bir nüfusa sahiptir. Bu büyük müşteri kitlesi, ne yazık ki çoğunlukla satın aldığı ürünlere ödediği paraların kimin cebine gittiğinden habersizdir. Oysa markete gidip küresel şirketlerin pazarladığı bir içeceği, bir atıştırmalığı, bir temizlik ürününü satın aldığı zaman, ödediği paranın önemli bir kısmı İsrail destekçisi ülkelere gitmektedir.
İşgalci İsrail devleti tamamen dış desteklerle ayakta duran bir terör devletidir. Onu finanse edenler de ABD’de kurulmuş ve zamanla uluslararası firma niteliği kazanmış büyük şirketlerdir. Hatta bazı şirketler doğrudan İsrail ordusuna bağış yapmaktadır. Yani bu firmalardan satın aldığınız bir ürünün parası doğrudan İsrail ordusuna gitmekte ve Filistinli müslüman kardeşlerimizin üzerine atılan bir bomba olmaktadır. Bu artık uzun zamandan beri bilinen bir gerçektir.
Eğer müslüman halklar şuurlanır ve bu ürünleri kararlı bir şekilde uzun zaman boyunca satın almazsa mutlaka zaman içinde bu firmalar durumdan etkilenecektir.
Ekonomik Savaşın Farkında Olalım!
Boykot aynı zamanda ekonomik savaşın farkında olmak demektir. Şuurlu bir şekilde alışveriş yapma alışkanlığı kazanmak kendi firmalarımızın güçlenmesi için de faydalıdır.
Ülkemizin ekonomisi her geçen gün güçleniyor. Sanayi ve teknoloji alanında her sektörde hızlı bir gelişme gösteriyor. Bizim çocuklarımızın ileride kendi ülkelerinde iş bulup çalışmaları için de zaten kendi firmalarımızı desteklemeliyiz. Eğer çocuklarımız ülkelerinde kalırsa dinlerini rahatça yaşayarak hayatlarını kazanma fırsatına sahip olacaklar ve ülkelerinin güçlenmesine hizmet edecekler. Kendi ülkesinde iş bulamadığı için başka ülkelere göç eden her bir zeki, girişimci, çalışkan genç, çok büyük bir kayıp demektir.
Bugün dünyada savaşlar aynı zamanda akademik ve kültürel sahada da devam etmektedir. Çocuklarımızı batıya okumaya göndermek, körpe zihinlerini onlara teslim etmek demektir. Eğer gönderilecekse şuurlandırarak gönderilmesi ve geri döndükleri zaman iş imkanlarının sağlanması şarttır.
Ailede alışveriş kararlarını veren erkek, kadın, genç, çocuk kısaca herkes, boykot hassasiyetine sahip olmalı ve bunu kararlılıkla sürdürmeli. Sadece katliam günlerinde değil her zaman. İslam zafer kazanana kadar. Çünkü savaş her alanda devam ediyor, biz de uyanık olmaya devam etmeliyiz. Onlar tüm İslâm âlemini yok etmek veya sömürgeleştirmek için kendi aralarında iş birliği yaparken biz dinimiz, izzetimiz ve kardeşlerimiz için neden iş birliği yapmıyoruz?
İslam düşmanları bazen doğrudan işgalle, bazı yerlerde İslâm coğrafyasını yeni küçük parçalara ayırma amacıyla çıkarılan fitnelerle ve siyasi oyunlarla Müslümanlara zarar veriyor. Ümmetin büyük bir kısmını da ekonomik oyunlarla zayıf düşürüyor. Yeraltı zenginliklerini sömürüyor, gençlerini kendine gönüllü köle ediniyor.
İsrail destekçisi bu firmaların mallarını zaten bir müslüman hiçbir zaman kullanmamalıdır. Çünkü İsrail devletinin zulmü yeni bir şey değildir ve geçici bir hal de değildir. Bunun yanında mümkün olduğu kadar batılı devletlerin firmalarını da zorunlu olmadıkça satın almamaya gayret etmelidir. Çünkü haçlı zihniyetinin İslam’a karşı düşmanlığı bitmez.
Zaman zaman bazı ülkelerde Kur’an-ı Kerim’e yapılan hakaret ve saldırılar da bu düşmanlığın teröre karşı filan değil doğrudan İslâm’a karşı olduğunu bütün açıklığıyla gözler önüne sermektedir.
Yakın zamanda Bosna’da katliama seyirci kalanlar, Sırplar işini bitirsin diye göz yumanlar da bu ülkelerdi. Afganistan ve Irak’ta ise bizzat kendi uçaklarıyla katliam yaptılar. ABD bombardıman uçakları Bağdat’ın üzerine bomba yağdırırken bahane Saddam’ın kimyasal silahlara sahip olmasıydı. Halbuki Saddam zulmettiği sırada ona o silahları kim satmıştı?
Esed’in zindanlarında yıllarca müslümanlar katledildi. Hama şehri tamamen yok edildi. O zalime neden dur denilmedi?
Siyonist ideoloji ile Haçlı zihniyet el ele İslam ülkelerinin üzerinde oyunlar oynamaktadır. El-Kaide ile mücadele bahanesiyle Afganistan işgal edildi. DAEŞ’le mücadele bahanesiyle yıllarca müslümanı Müslümana kırdırma siyaseti izlendi.
Bu savaşların sınırlarımızın dışında olması bizi ilgilendirmediği anlamına gelmez. Aslında Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme girişiminin bir kısmı bizi de ilgilendirmektedir. Bizim ülkemiz üzerinde de oyunlar oynanmaktadır. Böyle bir dünyada şuurlu bir müslüman düşmanlarının firmalarından alışveriş yaparak onları güçlendirmemek için azami gayret sarfetmelidir. Mümkün olduğu kadar yerli malı ürünler kullanmaya dikkat etmelidir.
Kredi Kartına Dikkat!
Bu ekonomik savaşta elimizden geldiğince onlara kazandırmaktan sakınalım. Mesela mecbur kalmadıkça kredi kartı kullanmayalım.
Bugün alım satımların önemli bir bölümü, kredi kartlarıyla yapılmakta. Kredi kartı ile yaptığımız tüm alışverişlerden; hem kartın sahibi olan banka, hem de kartın bağlı olduğu Visa ve Mastercard gibi ödeme sistemleri komisyon alıyor.
Visa, 1958’de dünyanın en büyük yahudi bankası Bank of America tarafından çıkarılmış. Diğer firma olan Mastercard da 1966’da Amerika’da birkaç bankanın birlikte çıkardığı yine bir yahudi sermayesi ürün. Her ikisinin de yıllık kazançları, on milyarlarca doları bulmakta. Yani bu kartlar ile yaptığımız her alışverişten, Siyonistlerin hizmetindeki küresel sermaye en az yüzde 1-2 oranında para kazanmakta. Bunları asla kullanmayalım. Bunun yerine yerli bir altyapı ödeme sistemi olan “Troy kart” kullanmak daha uygun görülmekte. Yüzde 51 hissesi Merkez Bankasına ait olan bu altyapıya, birçok devlet ve özel banka da ortak. Daha da iyisi kart kullanımını en asgarîye seviyeye indirmek. Hem bu harcama kontrolünü elde tutmak açısından en uygun olanıdır.
Tasarruflu olmak da ekonomik savaşın önemli bir parçasıdır. Gereksiz harcamalar, sizi bankadan kredi almaya itebilir. Faiz zaten haramdır. Buna mecbur kalmamak için bir kenarda birikim sahibi olmak, iyi günde kötü günde kendi kaynaklarını kullanmak daha hayırlıdır. Fazladan paramız varsa onu da İslam’a hizmet yollarına sarf edip ahiretimize hazırlanmak en akıllıca yoldur.

REKLAM ALANI
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ