PARANTEZ / Tasavvuf Yolcusu

  • 08 Ağustos 2025
  • 127 kez görüntülendi.
PARANTEZ / Tasavvuf Yolcusu
REKLAM ALANI

PARANTEZ
Tasavvuf Yolcusu
Hüseyin Ustaoğlu

İslam inancında tasavvuf, her zaman önemli bir yer teşkil etmiş manevi derinleşme ve olgunlaşma açısından bir yol olarak daima benimsenmiştir. İlmi olarak “İnsanın nefsini tezkiye ve kalbini kötü duygu ve düşüncelerden tasfiye etmesi,” olarak tarif edilmiştir.
Kalpten maksat aslında ruhumuzla yol arkadaşlığıdır. Tasavvuf alimleri ruhu, insanın letaiflerinden birisi olarak tarif eder. Beden ülkesinin bu kıymetli misafiri hür oluncaya kadar yani nefs ile savaşında hükümranlığını kazanıncaya kadar mücadele etmemiz gerekiyor. Çünkü önündeki perdelerini aralamadan, kalbe gelen kötü düşüncelerden arınmadan ruh, gerçek özgürlüğüne kavuşamıyor. O nedenle tasavvuf bu görevi üslenerek yolcularını istikamete taşımaya çalışıyor. Bir bakıma yüce Yaratıcımızla manevi irtibatı sağlayabilmek, onun rızasına ve cemaline mazhar olabilme mücadelesinde rehberlik görevini yerine getiriyor.
Gayesi; dinimizin pratik olarak yaşanması ve bu yaşantıda derinleşebilmeyi sağlamaktır. Kula muhabbetullah ilmini bir saha uygulaması olarak yaşatmaktır. Hem de bazen dergahlarda kimi zaman da ‘halk içinde Hakk ile olabilme’ kabiliyetini belli erkan, edep ve metotlar ile tahsil ettirebilmektir.
Tasavvuf yolunu tercih, ahlaklı yaşantıyı muhabbetle yaşama isteğinin bir sonucudur. Aşırılıklardan uzak durmayı öğreten, ölçüye uygun kalmayı sağlayan hassas bir terazidir tasavvuf ilmi. Taliplisine derin bir his ile Allah-u Teâlâ’ya yolculuk yapmayı öğreten yaşam tarzıdır.
Devamlı kalbi uyanıklık hali içinde olmayı sağlaması sebebiyle biz buna ‘hal yaşamı’ da diyebiliriz. Öğrenimden daha kıymetli ve manevi bir eğitilme şeklidir. Bu yüzden büyükler; “Kitabını okumakla değil, halini yaşamakla anlaşılır.” diyerek tarifini yapmışlardır.
Ahiret defterine güzel kayıtlar düşmeyi arzulayan, bunun edebiyatını yapmak yerine halini yaşamaya çalışan ve tevazu olanların yoludur, tasavvuf. Bu yoldan daha önce gitmiş kutlu büyüklerin dini yaşam biçimini tercihe yönelmektir. Kaynağını en başından yani asrı saadetten alan Ashabı Suffa’nın yöntemini benimsemektir. Silsile yollu tecrübelerin şer’i ölçüye uygun ve sünnete tabi olmuş şeklini ameli bir yaşam tarzı olarak temsil edebilme çabasıdır tasavvuf. İmanı güçlendiren, ahlakı kuvvetlendiren, ameli zenginleştiren, ruhu doyuran ve rikkati artıran bir çabadır. “Nefsini bilen Rabbini bilir.” ölçüsünü ve hikmetini arayanların kendini bulma yolculuğudur… Şayet, kitabını okumakla bu yol netice verseydi müsteşrikler bile irşad olurdu. Çünkü ilk emri ‘oku’ olan bir dinin mensubu olduğumuz halde onlar bizden daha çok okuyorlar!
Tasavvuf İhsana Ulaşma Yoludur
Bu kutlu yol, kendine tabi olanlara önemli şeyler öğretir. Farklılık katar. Başka yerde olmayanı sunar. Varlık sorgusuna iterek yüce bir yolculuğa çıkarır. Şuur ve uyanıklık halinde olmayı sadece öğütlemez bilakis öğretir. Tasavvuf, ilmin pratiğe dökülmesi, bilginin ahlaklaşması, güzel hallerin üzerimizde sıfatlaşması için tercihli bir yaşayış mücadelesinin adıdır. Ehli tasavvuf, her nefeste Allah Celle Celalühü ile olmayı, ihsana ulaşmayı, hayatta her anı ile hikmetli bir bakış yakalamayı arzular. Bir derdi vardır bu yolcunun. Hakiki anlamda insan olmak ister. Bu mertebeyi suretle değil kullukla dertlenerek sağlar. Bu imkânı elde etmek için de kendisine mürşit arar. Bulunca da kulluğun inceliklerini tahsil eder. Hakiki kulluk ve ümmetlik duygusunu yakalamak için dermanını ehil ellerden öğrenir. Bu gayeye yönelik tasavvuf yolunun metotlarıyla eğitilmek için öğrenci olur. Sözde değil tatbik edilebilir bir pratik olarak yön arayışına tasavvufla karşılık bulur.
Yolun adı tasavvuf olunca, kaynak Suffa Ashabı olunca, yolcunun adı da ‘Sofi” olur. Kutlu büyükleri kendisine rehber edinir. Ustasız usta olunamayacağına göre Allah-u Teâlâ’yı tanıma, marifetullah bilgisine ulaşma ve ihlası yakalamak için usta elinde gönüllü çırak olmayı seçer. Normal insanlara göre abartı sayılacak bir rikkat düzeyine ulaşır. Kalbini inceliklerle doldurur. Bu yönüyle herkesin tercih ettiği değil, böyle bir yaşamı kendisine ihtiyaç görenin talep ettiği bir yolculuktur sofinin yürüyüşü. Kendini eksik bulan, kalbinde dünya meyli gören, Allah-u Zülcelâl ile irtibatını eksik sayan, ruhunu nefsinin elinde esir gören insanın arayışıdır.
Diğer taraftan manevi günahlar olarak niteleyebileceğimiz ahlaki sorunlarına dertlenen ve şifa arayan bir yolcudur tasavvuf insanı. Kibrinden, dünya sevgisinden, benliğinden, riyakarlığından, cimriliğinden daha bunlar gibi nice nefs hastalığından rahatsız olanın tedavi arayışıdır. Manevi hastalıklarını gören, bilen ve bunlara tedavi gerektiğine inanan insanın bir bilene başvurma halidir. Gönlünü manevi doktorlara emanet ederek onların reçeteleriyle iyileşme çabasına girendir. Kendini manevi yönden aç hissedenin doyum arayışıdır. İçsel olarak çıktığı bu yolculukta fikir, duygu ve maneviyat açısından sınıfta kalmamak ve bilmediği yollara sapmamak için rehber bulma çabasıdır. Halini düzeltmek için halden bilen, gönülden anlayan, fikrin karmaşalarını çözen, kemal sahibi ehil insanların kılavuzluğuna başvurma, onların yarenliğinde hallenme tercihidir.
Tasavvuf yolcusu, Allah Celle Celalühü yolunda tasavvufi terbiye sonucunda icazetlenerek onay almış mürşitler eliyle terbiye olunmak ister. Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellemin ve sahabelerinin yolundan gitmeyi arzulama hali mutasavvıf insan tanımına karşılık gelir.
Cenab-ı Hakk’ın rızasını tahsilde ileri düzeye ulaşmış, ilmi ile amel sahibi ve yaşantısı ile kemal derecesi yüksek bir yol göstericinin öğrencisi olmayı istemektir sofilik. Kâmil insanların derslerinden eğitim görmek, sevgisinden istifade etmek, hali ile hallenmek ve ahlaklarından nasiplenmeyi istemek bu yolculuğun niyetidir. Zira Allah-u Teâlâ’ya kulluk ve güzel ahlak yolunda mükemmele en yakın olanlar veli kullar olduğu için sofi, onlardan birini kendisine mürşit seçer. Peşinden gidilecek kâmil insan modeli olmaları, arayışlara çözüm sunabilmeleri, istişarelerinden hak neticeler elde edilmesi, mana iklimlerinde tasarruflarının bulunması, buna mukabil rabıtalarından istifade edilmesi rehber kabul edilmelerinde en önemli etkenlerden sadece bir kaçıdır…
Sofi, kabını ve kabiliyetini bizzat görmek için manevi eğitim ustası olan ve tarihte kendilerine mürşit, pir veya meşayih de denilen kıymetli bir zata eğitimini teslim eder. Hakkı tanıyan vicdan sahibi bir gözlemci olan mürşitler, Allah-u Teâlâ’ya doğru daha sağlam ve derinden yolculuk yapmayı murat edenlere yoldaşlık ederler. Böyle bir tercihte zarar yoktur. Bu yolda yürüyen yolcu, rahmetle ve manevi gıdaların neticesinde güzel ahlak ile illaki buluşacaktır. Bunu başaran, kâmil bir mürşitle tanışan sofi, hayatında devrim yapmış demektir. Yaşantısında ‘Mürşidimden öncesi ve sonrası’ şeklinde bir ayrım yaparak kendisindeki büyük değişimi fark edecektir.
Sadece kendisi mi? Çevresi de bu değişimden nasiplenecektir hiç kuşkusuz. Böylesi bir gelişim ve değişim basit bir hikâye değildir. Gözle görülen, gönülle hissedilen, geminin aksi istikamette dümen değiştirmesine benzeyen bir nitelikte olacaktır. Bu hakikatin inkârı mümkün değildir. Zira atalarımız; ‘Güneş balçıkla sıvanmaz!” demiştir.
Öyle ya! Bir karınca balın tadını alamıyorsa, yuvasına ve yavrularına tatlı yiyecekler taşıyamıyorsa neden orada zaman kaybetsin ki?

REKLAM ALANI
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ