KOĞUCU VE DEDİKODU KARŞISINDA TAVRIMIZ NE OLMALI?

  • 18 Ekim 2015
  • 3.751 kez görüntülendi.
KOĞUCU VE DEDİKODU KARŞISINDA TAVRIMIZ NE OLMALI?
REKLAM ALANI

Koğucu, laf taşıyan kimse; koğuculuk ise bir kimseye hakkında/aleyhinde bir başkasının söylemiş olduğu bir sözü ya da o kimseye yönelik yapmış bulunduğu bir işi gördüğünü veya duyduğunu öne sürerek ulaştırma, aktarma, götürme işi, diğer bir ifade ile söz taşımak…

Bu kimi zaman bilinçli olarak, kötülük ve fesat maksadı ile yapılır. Amaç insanların arasını bozmak, kişilere zarar vermektir. Kimi zamansa arkadaşını korumak adı altında iyi niyetli olduğuna inanılarak, şeytan ve nefse aldanılarak yapılır.

Gıybet ise bir kardeşinin duyduğunda hoşlanmayacağı bir ayıbını arkasından söylemek veya aleyhine konuşmak demektir. Halk arasında buna dedikodu denilmektedir. Bunu yapan kimselere, gıybet eden kimse manasında dedikoducu da denilir.

REKLAM ALANI

Bunları yaparak varolmaya çalışan, kişilik bulmaya çalışan kimselere rastlamak her zaman mümkündür. Zira toplum içerisinde bu iki hastalığa müptela olan kimseler maalesef çoktur ve bunu kişisel bir vazife/meslek edinmişçesine bulundukları cemiyet hayatı içerisinde, iş yerinde, mahallesinde, akrabası arasında hiç aksatmadan bir görev şuuruyla yapabilmektedirler. Bu iki hastalık toplum huzurunu ifsad eden, kardeşlik ve dostluk bağlarını zedeleyen birer zehirli sosyal davranış bozukluğudur. Akrabalık bağları zedelenmekte bu sebeple kan döküldüğü zamanlar dahi vaki olmaktadır.

Nasıl bir tavır göstermeli?

Peki, böyle insanlarla karşılaşınca nasıl davranmalıyız? Bize laf taşındığındaki tavrımız nasıl olmalı? Falan bize, filanın aleyhimize söylediği sözleri taşıdığında; “Vayy, demek böyle böyle oldu ha? Şunu bunu dedi öyle mi? Vay vicdansız vayy! Gösteririm ben ona” diyerek, hemen silah kuşanıp pusuya mı yatmalıyız? Yoksa laf söz taşıyan kişiye kendimizi temize çıkartmak için 40 dereden su mu getirmeli yahut aleyhimize konuşmuş, lafı tarafımıza taşınan kimse hakkında biz de mi başlamalıyız atıp tutmaya? Dilimizi çatal yapıp hemen gıybete mi girişmeliyiz?

“HAYIR!” Bunlardan hiç birisi de değil… Zira hepsi de hastalıklı tavırlar. Ve kalbi, maraza boğacak kadar kasvetli, uygunsuzlar… Peki, ne yapmalıyız?

Gıybeti nasıl savmalı?

İmam Gazâli rahmetullahi aleyh, ‘İhyâ-u Ulumu’d-Dîn’ isimli eserinde kendisine gıybet ulaşan kimsenin gıybet karşısında nasıl bir tavır göstermesi gerektiğini şöyle açıklar;  “Kendisine dedikodu ulaşan kimseye düşen onu tasdîk etmemek, hakkında söz edilen kimsenin de, söylendiği şekilde olduğu zannına düşmemesi, ‘Acaba?’ diyerek, söyleneni tahkike de kalkmaması, ayrıca laf getireni ayıplayıp, bunu bir daha yapmamasını söylemesi, vazgeçmezse ona öfkelenmesi; kendisi içinde dedikoducunun dedikodusunu hoş görüp o işittiğini yaymaya kalkmamasıdır. Aksi takdirde kendisi dedikoducu olur.’

Koğucuya karşı selefin tavrı

İmamı Gazâli rahmetullahi aleyhin yine İhya isimli eserinde Seleften naklettiği şu olayla da koğucuya (laf taşıyana) karşı nasıl davranmamız gerektiğini öğreniyoruz; “Ömer İbnu Abdilaziz rahmetullahi aleyhe bir adam gelerek:
– Senin hakkında falanca şöyle söyledi, der. Ömer b. Abdulaziz rahmetullahi aleyh ona şöyle cevap verir:
– İstersen bunu tahkik edelim. Eğer yalancı çıkarsan, ‘Bir fâsık size haber getirince araştırın.’ (Hucurât; 6)  hükmüne girersin. Şayet duyduğun doğru çıkarsa, ‘Dili ile iğneleyen, koğuculuk eden…’ (Kalem; 11.) ayeti hükmüne girersin ki, her iki halde de sorumlusun. İstersen senin için üçüncü şıkkı tercih edelim, seni affedelim de bu iş böyle kalsın! Adam:
– Af diliyorum, bir daha böyle bir işe girişmeyeceğim, der.

REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ