Esenlik Ve İhtişam Yurdu ‘Cennet’

  • 11 Ekim 2014
  • 1.369 kez görüntülendi.
Esenlik Ve İhtişam Yurdu ‘Cennet’
REKLAM ALANI

Büyük ilim adamı ve tasavvuf ehlinin seçkinlerinden Erzurumlu büyük veli İbrahim Hakkı Hazretleri Marifetnâme isimli eserinde müminlere manevî âlemlerin yolculuğunu tefekkür ettirebilmek namına arş-ı âlâ, kürsî, cennetin dereceleri ve cehennemin tabakalarını anlatır. İşte o anlattıklarından, cennet ve nimetlerini vasıflarıyla ifade ettiği satırlarından bir kısmını istifade edilir ümidiyle burada paylaşmayı uygun gördük. Umuyoruz ki okuyanlarda salih amellere karşı bir iştiyak ve kalbi bir gayret hasıl olsun.

Ehl-i Cennet’in sâfâsı

“Ey Azîz! Bilinmelidir ki, cennetliklerin arzu ettiği her nimet, hemen hazırlanıp önlerine gelir ve yüksek ağaçlardan enfes meyveleri bir işaretle ellerine geçiverir. Yiyecek ve içecek türünden her neyi canları çekerse, onu önlerinde hazır bulurlar. Onlar için, bütün bunları kazanmaya ve pişirmeye ihtiyaç yoktur.

REKLAM ALANI

Orada müminler için türlü türlü minderlerle döşeli saraylarda koltuklar üzerine oturmuş tertemiz eşler vardır. Hûriler, tahtlar üzerine yaslanıp müminleri beklemektedirler. Karşılarında bekleyen binlerce hizmetkâr, saf saf dizilip ayakta durmaktadırlar…

Cennete girmeye müstahak olan müminler, orada sonsuza kadar kalırlar ve hiç çıkmazlar. Birbirlerine esenlik dileyerek, tatlı sözlerle sohbet ederler. Boş ve gereksiz sözlerle birbirinin gönlünü kırmazlar. Cennete girenler için ihtiyarlık ve ölüm söz konusu değildir. Onların elbiseleri eskimez; gönülleri zengin, gözleri toktur.

Cennetlikler her an ve her zaman emniyet ve güven içindedirler. Hayatlarını sürdürmek için çalışıp çabalamalarına gerek yoktur. Kaygı ve kederden, hastalık ve sakatlanma kaygısından uzaktırlar. Sağlık ve esenlik içinde sonsuza kadar mutlu olacakları bir sâadet yurdu içindedirler.

Cennet ehlinin elbiseleri

Cennetliklerin giysileri, “Hulle” denilen yetmiş kat özel(likli bir) cennet elbisesidir. İnceliği ve zerâfeti sebebiyle üsttekileri alttakilerin güzelliğinin görülmesine engel olmayıp, alttaki giysilerin renkleri parıldar ve üstündeki elbiselerin renkleriyle uyumluluk gösterir.

Cennette gece ve gündüz olmaz; cennetin bütün yönleri hiçbir zaman ışıksız kalmaz, devamlı aydınlıktır.

Rahman’ın melekleri, has kulları için haftada bir kere mücevherlerle süslü burakları getirip Hak Teâlâ’nın husûsî selâmı ve davetini ileterek onları müjdelerler. Has kullar, getirilen bineklere binip Adn cennetine yükselirler. Hak Teâlâ’nın misafirhanesine varıp ikram ve izzet görürler. Çeşit çeşit nimetleri yiyip, Hakk’ın selâmını ve kelâmını işitip O’nun benzersiz cemâlini gözleriyle görürler. Cemâl-i ilâhîyi görmüş olmanın zevkiyle kendilerinden geçerler ve cennetteki nimetleri tamamen unuturlar. Nihayetinde Cenâb-ı Hakk’ın izniyle tekrar önceki makamlarına dönerler.

‘Kim Hakk’ın rızasını ve cenneti isterse…’

Cennetlikler, ne cennetten çıkarılırlar ne ölüm görürler ve ne de ihtiyarlarlar; ne gamlanırlar, ne korku ve üzüntü çekerler ne de ağlarlar. Ne namaz kılarlar, ne de oruç tutarlar, ne hastalık bilirler, ne de hayız ve nifas görürler. Ne bevl ederler, ne de büyük abdest bozarlar. Ancak gül suyu gibi bir ter dökerler.

Şu halde kim Hakk’ın rızasını ve cenneti isterse, dünya nimetlerinden az bir şeye kanaat etsin; dünyanın gelip geçici zevklerini terk etsin. Habib-i Kibriyâ’ya uyarak ona sevgiyle bağlansın ve onun yolunda gitsin.”

 

 

REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ