KAPAK KONUSU / Ya Hayır Söyle Ya da Sus!

  • 08 Ağustos 2025
  • 133 kez görüntülendi.
KAPAK KONUSU / Ya Hayır Söyle Ya da Sus!
REKLAM ALANI

KAPAK
Ya Hayır Söyle Ya da Sus!
Abdullah Sofuoğlu

Allah-u Zülcelâl bir ayet-i kerimede:
“(Ey Resulüm) Kullarıma söyle: (İnsanlara karşı) en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır.” (İsrâ, 53) buyuruyor.
Konuşma kabiliyeti Rabbimizin insanoğluna ikram ettiği nimet ve üstünlüklerden biridir. Her nimetin olduğu gibi, konuşma nimetinin de şükrü vardır. O da konuşma nimetini Allah’ın razı olacağı şekilde kullanmaktır.
Rabbimiz bize kelamın en üstünü ve güzeli olan Kur’ân-ı Kerîm’i nazil ederek, bizlere güzel bir konuşma üslûbu ve dil âdâbı öğretir. Sözlerimizi dikkatle seçmemizi, duruma uygun ve muhatabın anlayacağı şekilde konuşmamızı bildiriyor.
Ayet-i kerimenin de işaret ettiği gibi insanî münasebetlerde yaşanan pek çok sıkıntı konuşma üslubuna dikkat etmemekten kaynaklanıyor. İnsanoğlunun kan damarlarında dolaştığı bildirilen Şeytan, iyi düşünülmeden söylenmiş bir sözü alıp, büyüterek insanın gönlüne huzursuzluk verebiliyor. Peygamber Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem de:
“…Özür dilemeni gerektiren bir sözü söyleme!..” (İbn-i Mâce, Zühd, 15) buyurarak, konuşmadan önce iyi düşünüp karşımızdaki insanda nasıl bir tesir yapacağını hesap etmek gerektiğini bildiriyor.
İnsan Diliyle de Haram İşleyebilir
İnsanoğlu konuşmayı basit bir şey olarak görür. Çünkü dilin kemiği yoktur, kolayca dönüp dolaşmakta, ağızdan sözler çıkıvermektedir. Halbuki sözlerimiz de amellerimizdendir. Allah-u Zülcelâl:
“İnsan hiçbir söz söylemez ki yanında onu gözetleyen, yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (Kaf, 18)
İnsan diliyle de haram işleyebilir. Mesela yalan söylemek dilin haramlarındandır. Yalan, İslâm ahlâk kültüründeki ifadesiyle “ümmü’l-habâis” yani bütün kötülüklerin anasıdır. Çünkü yalan, kötülük ve haksızlıkları, çirkinlik ve edepsizlikleri örtbas etmek için başvurulan bir yoldur.
İnsan yalan söyledikçe kötülük işleme cesareti ve alışkanlığı artar. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem yalanın günaha ve günahın da cehenneme götüreceğine dikkat çekmiştir. (bk. Buhârî, “Edeb”, 69; Müslim, “Birr”, 102-105)
Mümin asla yalancı olamaz. Yalan söylemek, ancak münafıkların sıfatı olabilir. Mümin, dürüst, güvenilir, özü sözü bir olmalıdır. İnsan doğru söylemeli, yalana sürükleyecek şüpheli hallerden de sakınmalıdır. Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam:
“Doğruluk, gönül rahatlığı ve iç huzurudur; yalan ise şüphe, huzursuzluktur.” (Müsned, 1; 200) buyuruyor.
İslâm âlimleri Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in bir hadisine dayanarak sadece şu üç durumda bilerek yalan söylemeyi câiz görmüşlerdir:
“Savaşta düşmanı yenmek için; insanların arasını düzeltmek ve barıştırmak için; yıkılmak üzere olan bir aileyi kurtarmak için.” (Tirmizî, “Birr”, 26; Müsned, VI, 459-461)
Kişi, doğru mu yalan mı olduğunu kesin bilmeden, her duyduğu şeyi de söylememelidir. Bu durumda yalanı yayan kişi durumuna düşer. Peygamber aleyhissalatu vesselam:
“Kişiye, yalan olarak, her duyduğunu anlatması yeter!” (Müslim, Mukaddime 5) buyurmuştur.
Yalanın en kötüsü, Allah-u Zülcelâl hakkında ve din hakkında yalan söylemektir. Kuran-ı Kerim’de Allah hakkında uydurulan şirk gibi, hurafeler gibi, asılsız sözlere “kavle’z-zûr” denilmiştir.
Mümin, müşriklerin veya ehl-i kitabın yalan ve uydurmalarından da kendini sakınmalı, bunların İslam itikadına karışmaması için dikkat etmelidir. Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Öyleyse pislikten yani putlardan uzak durun ve kavle’z-zûr’dan yani uydurma inançlardan da kaçının.” (Hac; 30)
Beddua ve Lanetten Sakın
Dilini her türlü kötü sözden sakınmak lazımdır. Bilhassa beddua ve lanetten sakınmak çok önemlidir. Dua etmek Allah’tan istemek demektir. İnsanın hayır istemek dururken şerri istemesi ne kadar kötüdür. Bilhassa bu beddua kabul olursa çok büyük pişmanlık sebebidir.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kendinize beddua etmeyiniz; çocuklarınıza beddua etmeyiniz mallarınıza da beddua etmeyiniz. Dileklerin kabul edildiği zamana denk gelir de Allah bedduanızı kabul ediverir.” (Müslim, Zühd 74. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 27)
Esasen mümin dilini kötü söze alıştırmamalı, kimseye beddua etmemelidir. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:
“Mümin, yerici, lânetçi, kötü iş ve kötü söz sahibi olamaz.” (Tirmizî, Birr, 48)
Lanet, “Allah’ın rahmetinden uzak olsun,” demektir. Lanete müstehak olmadığı halde bir kişiye lanet edildiği zaman o lanet söyleyen kişinin kendisine döner. (Ebû Dâvûd, Edeb 45) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“…Mü’mine lânet etmek, onu öldürmek gibidir.” (Buhârî, Cenâiz 84, Edeb 44, 73, Eymân 7; Müslim, Îmân 176, 177)
“Allah kahretsin,” “Allah belanı versin,” gibi sözler de söylememelidir. Hadis-i şerifte buyrulur:
“Birbirinize Allah’ın lâneti, gazâbı ve cehennem azâbı ile lânet ve beddua etmeyiniz!” (Ebû Dâvûd, Edeb 45; Tirmizî, Birr 48)
Başka bir hadis-i şerifte de şöyle buyrulmuştur:
“Lânetçiler, kıyamet günü ne şefaatçı ne de şâhit olurlar.” (Müslim, Birr 85, 86)
Dilden çıkan çirkin sözlerden bazıları hakaret ve iftiradır ki bunlar da kul hakkı ihlalidir. İnsanların namusunu hedef alan çirkin sözler ve sövmeler asla müminlere yakışmaz. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem:
“Mü’min başkalarının iffetine dil uzatan, insanlara lanet yağdıran, çirkin, saldırgan ve kaba sözler söyleyen biri olamaz.” (Tirmizî, Birr ve Sıla; 4) buyurmuştur.
Kötü muhitlerde yetişmiş, düşük ahlaklı kimselerin muamelesine maruz kalmış cahil kişiler bu sözleri kullanıyor olabilir ama bu bize örnek değildir. Bunları ağız alışkanlığı ile kullanıvermenin sonu hesap gününde büyük pişmanlıktır.
“Münakaşadan Sakın”
Dil nimetine şükür etmek için, onu Müslüman kardeşinle münakaşa ve kavga etmekte kullanmaktan sakınmak gerekir. Çünkü Allah-u Zülcelâl Müslümanların arasının bozulmasından razı olmaz. Ayet-i kerimede Rabbimiz:
“Çekişip birbirinize düşmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider.” (Enfâl, 8/46) buyurmuştur.
Herkes kendini haklı görür. Münakaşa eder tarzda konuştukça da haklı çıkma arzusu, hakikati ortaya çıkarma arzusuna galip gelir. Bu şekilde isabetli bir görüş ortaya konulmaz, aksine herkes muhatabının haksızlığını ispat etmeye uğraşır.
En güzeli münakaşa üslubundan kaçınıp, dosdoğru olduğu kesin bilinen hususları yumuşak bir üslupla söylemelidir. Doğruluğu kesin bilinmeyen hususlarda tartışma çıkarmayıp, “Doğrusunu Allah bilir,” demek en güzelidir. Allah-u Zülcelâl Peygamberimiz aleyhisselatu vesselama, münafıkların gelip kendilerini müdafaa etmek için münakaşalı konuşmaları durumu hakkında şöyle nasihat etmiştir:
“Allah, onların kalplerinde ne var, ne yok çok iyi biliyor. Bu sebeple sen onlara aldırma, onlara öğüt ver ve ruhlarına işleyecek tesirli sözler söyle.” (Nisa; 63)
Münafıklarla bile konuşurken uygun bir lisan ile konuşmayı tavsiye eden dinimiz müminlerin birbiriyle münakaşa etmesini uygun görmez.
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem:
“Ben, haklıyken bile çekişmeye girmekten kaçınan kimse için cennetin kenarından, şakadan da olsa yalan söylemeye yanaşmayan kimse için cennetin ortasından, huyunu güzelleştiren kimse için de cennetin en yükseğinden bir köşk (verilmesin)e kefilim.” (Ebu Davud, Edeb 7; Tirmizî, Birr 158; Nesâî, Cihad 19; İbn Mâce, Mukaddime 7) buyuruyor.
Bilhassa anne babalarımıza ve üzerimizde hakkı bulunan büyüklerimizle konuşurken münakaşa etmek şöyle dursun gönüllerini incitecek en ufak bir söz bile söylenemez. Allah-u Zülcelâl buyuruyor ki:
“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle.
Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat ger. “Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster” diyerek dua et.” (İsrâ, 23-24)
Müslüman hakkı tebliğ ederken de sözü en güzel şekilde söylemelidir. Karşısındaki insanın tepkisini çekecek şekilde değil, gönlünü kazanacak şekilde konuşmalıdır. Rabbimiz Hz. Musa aleyhisselamı Firavun’a gönderirken bile “Ona yumuşak söz söyleyin” buyurmuştur. (Bkz. Tâhâ, 44)
Firavun’a bile tebliğ yaparken yumuşak lisanla konuşmak gerekiyorsa mümine nasihat ederken sert sözlerle münakaşa çıkarmak uygun olmaz.
Gıybet Kul Hakkını İhlaldir
Dil ile işlenen günahlardan biri de gıybettir. Bir Müslüman, din kardeşinin arkasından, duysa hoşuna gitmeyeceği bir şekilde konuşmamalıdır. Bu kul hakkıdır ve ayette, “Ölmüş kardeşinin etini yemek” (Hucurat, 12) olarak vasfedilmiştir.
Müminlerin gizli hallerini araştırmak, suizanda bulunmak da yasaklanmıştır. Asla müminler birbirlerine karşı böyle kötülükler yapmazlar.
“En faziletli kimdir?” sorusuna Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:
“Dilinden ve elinden Müslümanların emniyette olduğu kimsedir.” mukabelesinde bulunmuştur. (Buhârî, İmân, 4-5)
İnsan çok konuşursa, gıybet etmekten korunamaz. O zaman da hak sahipleriyle helalleşmesi, kendini affettirmesi icap eder. Bu da kolay değildir.
Sadece gıybetten değil, malayani, yani faydasız sözlerden de sakınmalıdır. Peygamber aleyhissalatu vesselam:
“Kendisini (doğrudan) ilgilendirmeyen şeyi terk etmesi, kişinin iyi Müslüman oluşundandır.” (Tirmizî, Zühd, 11) buyuruyor.
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, iki kişinin, yanlarında bulunan üçüncü kişiyi dışlayarak aralarında fısıldaşmalarını yasaklamıştır. Böyle bir tavrın, yalnız kalan kimsenin üzülmesine sebep olabileceğini belirtmiştir. (Buhârî, İsti’zân, 47)
Allah-u Zülcelâl bir ayet-i kerimede şöyle buyuruyor:
“İnsanların birbirleri arasında gizlice konuşmalarının çoğunda hayır yoktur. Ancak sadaka vermeyi, bir iyilik yapmayı veya insanların arasını düzeltmeyi teşvik eden kimselerin bu maksatla yaptıkları gizli konuşmalar bundan müstesnadır. Kim bunu Allah rızası için yaparsa, elbette biz ona pek büyük bir mükâfaat vereceğiz.” (Nisa, 114)
Demek ki, “Şu kardeşimiz zor durumda, ona yardım toplayalım,” “Filanca kardeşimizin ailevi huzursuzluğu varmış, aralarını düzeltelim,” gibi iyi niyetli olan fısıldaşmalar hariç, fısıltılı konuşmalardan kaçınmalıdır. Demek ki, ameller gibi sözler de niyete göre değer kazanıyor.
Müslümanlar konuşurken bunun da hesabı olacağını göz önünde tutmalıdır. Söz havaya karışıp gidiyor gibi görünse de aslında öyle değildir. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdular ki:
“İnsanoğlunun her sözü aleyhinedir; ancak iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak yahut Allah-u Teâlâ’yı zikretmek müstesnadır.” (Tirmizî, Zühd 63)
Söz Gümüşse Sükût Altındır
Sükût, yani susmak, Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin ahlakındandır. Selâmette kalmanın en iyi yolu susmaktadır. Çünkü insanın başına gelen belâlar çok konuşması sebebiyledir. Peygamber Efendimiz aleyhissalatu vesselam:
“Çok konuşanın hatası çok olur, hatası çok olanın günâhı da çok olur, günâhı çok olan kimseye de ateş daha lâyık olur.” (Camiü’s-Sağir; 8990) buyurmuşlardır.
Ümmü Habibe radıyallahu anhânın rivayet ettiğine göre, Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem:
“İnsanları cehenneme yüz üstü düşürecek şey; dillerinden başkası değildir. Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, ya hayır söylesin, ya da sussun…” (Tirmizi, iman, 8) buyurmuştur.
Bu hadis-i şeriften anlıyoruz ki insan konuşurken hayırlı bir söz söyleyip söylemediğini düşünmeli, emin değilse söylememelidir. Çok konuşan kimseler buna dikkat edemez. Bu sebeple düşüne taşına konuşmalı, ağzına geleni konuşmamalıdır.
Hadis-i şerifte:
“Kul, iyice düşünüp taşınmadan bir söz söyleyiverir de bu yüzden cehennemin doğu ile batı arasından daha uzak bir yerine düşer gider,” buyrulmaktadır. (Buhârî, Rikâk, 23)
Peygamber aleyhissalatu vesselam:
“Kim bana iki çenesi arasındaki (dili) ile iffet ve nâmusunu koruma sözü verirse, ben de ona cenneti söz veririm,” (Buhârî, Rikâk, 23) buyurmuştur.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem:
“Allah’ı zikretmeksizin çok konuşmayın! Allah’ın zikri dışında çok söz söylemek kalbi katılaştırır. Katı kalpli olanların ise Allah’tan en uzak kimseler olduğunda şüphe yoktur.” (Tirmizî, Zühd, 62) buyurarak, konuşmanın ölçülü olması gerektiğini bildiriyor.
Konuşmanın da Adabı Var
Konuşmak hesabı olan bir amel olduğuna göre onun da adabı vardır. Bir mü’min konuşma yapmaya başlarken önce besmele çekerek ve Allah’a hamdederek konuşmaya başlamalıdır. Böyle başlanmayan her mühim iş bereketsizdir. (Ebû Dâvûd, Edeb 18; İbn Mâce, Nikâh 19)
Konuşurken sesin tonuna dikkat etmeli, gereksiz yere bağırıp çağırmamalıdır. Ses tonunun tabii olması, muhatabın o sözü dinlemesini sağlar. Kişinin öfkeliymiş veya üstünlük kurmak istiyormuş gibi yüksek bir ses tonuyla konuşması doğru değildir. Kur’an-ı Kerim’de Lokman aleyhisselâm oğluna şöyle tavsiyelerde bulunmaktadır:
“ (Yavrum!) Yürüyüşünde tabiî ol ve sesini alçalt. Unutma ki seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.” (Lokman, 19)
Konuşurken kelimelerin seçimine de dikkat etmelidir. Kendini başkalarına üstün gösterme niyetiyle bilgiçlik taslamak, yapmacık konuşmalarda bulunmak veya insanların anlayamadıkları kelimeleri kullanmak Müslümana yakışan ahlak değildir. Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam buyuruyor ki:
“Şüphesiz ki Allâh Teâlâ, sığırın otu yerken ağzında evirip çevirdiği gibi, sözü ağzında evirip çevirerek lügat paralayan kimselere buğz eder.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 94)
Konuşurken sözü muhatabın doğru anlayacağı şekilde, açık ve düzgünce söylemelidir. Ashabıkiram şöyle buyurmuştur:
“Resûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in konuşması her dinleyenin rahatlıkla anlayabileceği şekilde açıktı.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 18)
Hz. Aişe radıyallahu anha annemiz:
“Konuştuğu zaman onun kelimelerini saymak isteyen sayabilirdi.” (Buhârî, Menâkıb, 23) buyurmuştur.
Sözü doğru anlaşılacak şekilde konuşmak, farklı yerlere çekilecek şekilde konuşmaktan kaçınmak önemlidir. Çünkü şeytanın insanların kalbine vehim vesvese vererek, insanların arasını bozmak ister. Bilhassa karşı cinsle konuşurken yanlış anlaşılabilecek konuşmalardan sakınmalıdır. Rabbimiz buyuruyor ki:
“Ey Peygamber hanımları! Siz herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Eğer günahtan sakınmak istiyorsanız sözü edalı bir tavırla söylemeyin ki, kalbinde çürüklük olan kimse ümide kapılmasın. Ayrıca düzgün söz söyleyin.” (Ahzab, 32)
Allah-u Zülcelâl bizleri her türlü günah ve hatadan muhafaza buyursun. Razı olacağı amellere muvaffak eylesin. Amin.

REKLAM ALANI
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ