İBRET-İ ALEM / ÂSIM’IN NESLİNİ YEŞERTEN MÜRŞİD; SEYDA FEYZULLAH KONYEVÎ HAZRETLERİ

İBRET-İ ALEM
ÂSIM’IN NESLİNİ YEŞERTEN MÜRŞİD;
SEYDA FEYZULLAH KONYEVÎ HAZRETLERİ
Ahmed Öz

Bu mütevazı satırlarda, Seyda Feyzullah Konyevî Hazretleri’nin zamanımıza düşen irfan kandilini, çağdaş İslam düşüncesi ve tasavvufî rehberlik ekseninde üstlenmiş olduğu çok yönlü vazifeyi, dilimiz döndüğünce ve ilmimiz yettiğince aktarmaya niyet ettik.
Gazze ve benzeri mazlum beldelerdeki mustazaflara yönelik fiilî desteği, asırlık medrese geleneğinde gerçekleştirdiği diriltici ihyâ hamleleri ve küresel ölçekte gençliği şuurlu, dertli ve izzetli Müslümanlar olarak yetiştirme azmi; onun bu asra düşen bir mürşid-i kâmil olduğuna delil teşkil etmektedir. Bu vasfıyla kendisi yalnızca manevî bir kılavuz değil; aynı zamanda çağın yarasına parmak basan, sorumluluk alan bir aksiyon eridir.
Zamane Müslümanları, fikrî dağınıklıklar, medeniyet köksüzlüğü ve kültürel kuşatmalarla dört bir yandan çevrilmiş hâldedir. Müslümanların bu kuşatma karşısında sağlam durabilmesi için, yalnızca ilme değil; hikmete, irfâna ve derûnî terbiyeye de ihtiyacı var. Bu noktada, Seyda Feyzullah Konyevî Hazretleri’nin İslam düşüncesindeki mevkîi; onun “ilm, hikmet ve aksiyon” merkezli toparlayıcı meşrebiyle daha da berraklaşmaktadır.
Mehmed Âkif’in “Âsım’ın Nesli” olarak hayâl ettiği dertli, ahlâklı ve aksiyon sahibi gençlik; Seyda Hazretleri’nin manevî önderliğinde yeniden ihyâ olunmaktadır. Seyda Hazretleri, bugünün gençliğine yalnızca bir rehber değil; onların iç dünyasına dokunan, kalbini ihyâ eden, duruşuna istikâmet veren müessir bir şahsiyet ve manevi rehber olarak gençlerin gönlünü kazanıyor, ufkunu aydınlatıyor.
Gazze ve Mazlum Coğrafyalarla Dayanışma
İsrail zulmünün ayyuka çıktığı Gazze’de yıllardır süregelen işgal, kıyım ve insanlık dışı soykırım; yalnızca hukukun değil, insan vicdanının da altüst edildiği sahnelerdir. Gazze özelinde Seyda Hazretleri’nin sergilediği duruş; kuru bir beyanat değil, kalpten gelen bir feryadın aksiyonla buluşmuş hâlidir.
Kevser Eğitim Vakfı vesilesiyle Gazze’de en girilmez mahallere ulaşan seyyar aşevleri kurulmuş; binlerce mazluma sıcak yemek ve temiz su temin edilmiştir. Bu çalışmalar, Kur’ân-ı Kerîm’in “…ve kendileri zaruret içinde olsalar bile (mümin) kardeşlerini kendilerine tercih ederler.” (el-Haşr, 9) âyetinin; Hz. Peygamber’in, “Müminler bir beden gibidir…” (Buhârî, Edeb, 27) hadîs-i şerifinin yaşayan tefsiri mesabesindedir.
Gençlik yalnızca seyirci değil; duaları kadar eylemleriyle de sahadadır. Seyda Hazretleri, gençliğe “duasını eyleme dönüştüren mümin” olmanın ruhunu aşılamaktadır.
Eğitim Modeli: Klasik ve
Çağdaş Terbiyetin Mezcedilmesi
Seyda Hazretleri’nin inşa ettiği medreseler, sadece metin ezberleyen değil; çağın dilini konuşabilen, bilgiyle birlikte hikmeti kuşanan talebelerin yetiştiği mekânlardır. Yapay zekâdan dijital okuryazarlığa kadar birçok sahada eğitim verilmekte, böylece Zülcenaheyn yani iki kanatlı bir nesil inşa edilmektedir. Bu eğitim yalnızca zihne değil, kalbe ve ahlâka da dokunuyor. Talebeler, sabırla, hizmetle, vakarla yoğrulmakta; ahlâk-ı hamîde ile kemâl bulmaktadır.
Küresel Gençlik Hareketi ve Evrensel İrşad
Türkiye’den Avrupa’ya, Afrika’dan Asya’ya uzanan geniş bir irşad coğrafyası, Seyda Hazretleri’nin manevi tesiriyle şekillenmektedir. O’nun etrafında toplanan gençler, sadece içsel bir arayışla yetinmeyip, yaşadıkları toplumlarda sorumluluk alan, izzetle hareket eden bireylerdir.
Seyda Hazretleri’nin “Gençlik ümmetin sermayesidir. Bu sermaye israf edilirse, istikbal karanlık olur.” sözleri; onun gençliği stratejik bir cevher olarak gördüğünü ifade etmektedir. Bu anlayışla, şehir medreseleri, yaz kampları ve dijital mecralarda açılan ders halkalarıyla her seviyeden gence ulaşılmaktadır.
Mürşid-i Kâmil Modeli Olarak Seyda Feyzullah Konyevî Hazretleri
Tarih boyunca Abdulkadir Geylânî, İmam Rabbânî, Mevlânâ Halid-i Bağdâdî gibi gönül sultanları, ümmete yalnızca birer mürşid değil; aynı zamanda zamanlarının ruhunu dirilten manevî mimarlar olmuşlardır. Bu kutlu silsilenin Anadolu’daki son halkalarından biri de hiç şüphesiz Seyda Muhammed Konyevî Hazretleri idi. Ve onun ilim ve irfan ikliminde yetişen, hizmet sancağını ondan devralarak yüreklere yönelen Seyda Feyzullah Konyevî Hazretleri, bu ulvî mirası zamanımıza taşıyan bir Mürşid-i Kâmil’dir.
Seyda Feyzullah Konyevî Hazretleri, gençliği yalnızca bir “talebe” olarak değil, tevhit medeniyetinin yarınlarını omuzlayacak birer sancaktar olarak görür. Onun meclislerinde sadece kitaplar okunmaz; kalpler uyanır, zihinler tefekkürle dirilir, tarih şuuru ve ümmet bilinci ilmek ilmek işlenir. Her bir sohbeti, gönüllere rahmet gibi iner; çağın karmaşasında yolunu kaybedenlere, kutlu bir istikamet olur.
O, Mürşidi Seyda Muhammed Konyevî Hazretleri’nden aldığı feyzi ve teslimiyeti, sadakatle taşıyarak zamanımıza nakşetmiş; bir neslin gönlünde derin izler bırakmıştır. Onun varlığı, geçmişin kadim izlerini geleceğe taşıyan bir köprü; ilim ve irfanla yoğrulmuş bir diriliş çağrısıdır.
Hülasa Olarak
Seyda Feyzullah Konyevî Hazretleri, bu çağın ruhuna nüfuz etmiş, sadece ilmî değil; ahlâkî, fikrî ve irfanî önderliğiyle temâyüz etmiş müstesna bir zattır. Onun öncülüğünde yeşeren gençlik, Mehmed Âkif’in hayalini kurduğu “Âsım’ın Nesli”nin bugünkü numûnesidir. Kendisinin Gazze ve sair mazlum coğrafyalarla kurduğu bağ; sadece bir merhamet ifadesi değil, aynı zamanda ümmet şuurunun ete kemiğe bürünmüş hâlidir.
Bugün, onun irşad modeli; geçmişin hikmetini, günümüzün imkanlarıyla yoğurarak geleceği inşa etmeye namzet bir medeniyet tahayyülüdür. Talebelerine yalnızca ilim değil; dava, vakar ve sadâkat kazandırmakta; halka ise bir sükûn ve selâmet limanı olmaktadır. Velhâsıl, Seyda Hazretleri bu çağın ruhuna uygun bir diriliş meşalesidir. Onun izinden yürüyenler, sadece istikamet bulmakla kalmayacak; ümmete yeniden umut olacaklardır.