Sûizan ve Zararları
Sûizan adam öldürtür
Ubudiyetin önündeki büyük engellerden bir tanesi olan suizan, herhangi bir kimse hakkında kesin bilgi olmadığı halde, kötü düşünmek ve olumsuz karar vermektir.
Sosyal hayatı altüst eden, insanların arasını açan çok dehşetli bir hastalıktır suizan.
Bazı şüphelere dayanarak, kötü hükme varmanın vahim sonuçları nazara verilirken, şöyle bir hikâye anlatılır: Şehirden uzak bir yerde yaşayan genç bir çift varmış. Bunlar, yaralı olarak buldukları bir gelinciği eve almış ve tedavi etmişler. Zamanla gelinciği çok sevmişler ve evde beslemeye karar vermişler. Bir süre sonra, bu çiftin bir çocukları dünyaya gelmiş. Gelincik çok zararsız ve kendi halinde olduğu halde, her zaman çok dikkat ederlermiş. Zihinlerinde hep “Gelincik çocuğa zarar verebilir” düşüncesi varmış.
Bir defasında, eşi evde yokken, kadının kısa bir süreliğine evden ayrılması icap etmiş. Ancak evde çocukla gelinciği yalnız bırakmaktan korkuyormuş. Sonunda “Birkaç dakikaya gider gelirim. Bir şey olmaz” diye düşünmüş ve hızlıca evden ayrılmış. İşi biter bitmez koşarak eve dönmüş. Bir de ne görsün, gelinciğin ağzı kanlar içinde! Kadın adeta çıldırmış. Hemen gelinciğe saldırmış ve oracıkta öldürmüş. Hızlıca bebeğini bıraktığı odaya yürümüş. Bebeği sapasağlam görünce şaşırmış. Ama biraz sonra gördüğü manzara karşısında donup kalmış. Çünkü bebeğin beşiğinin yan tarafında, parçalanmış bir yılan duruyormuş.
Suizannın kötü neticesini anlatan çok ibretlik bir kıssa…
Bu sadece bir kıssa ama gerçek hayatta, zanna düştüğü için adam öldürüp katil olanların hikâyelerini de mutlaka duymuş, okumuş olmalısınız…
Kötü zan yanlış karar verdirir
Hem Buharî hem de Müslim’de yer alan “Suizan etmeyin! Suizan, yanlış karar vermeye sebep olur.” Hadis-i şerifi, suizannın tehlikeli neticelerini çok net bir şekilde gözler önüne seriyor.
Müminler birbirlerine hep hüsnüzan (iyi kanaat) beslemelidir. Eş-dost ve yakınlarını şüphe uyandıracak bir şekilde görseler bile, haklarında olumlu düşünmelidir. Bu, İslam ahlakının, Kur’an ahlakının bir gereğidir. Velev ki şüphe ettikleri şeyde haklı olduklarını görseler bile, bir kusurdan dolayı hemen o kimse hakkında kötü yargıda bulunmamalıdır.
Kardeşinde gördüğü bir iki kusurdan dolayı, hemen kötü hükme varıp soğuk tavır takınmak, sonuçta oluşan güvensizlik ortamı sayesinde, sosyal hayatı felce uğratır.
Rabbimiz Halim’dir, hemen ceza vermez. Hemen ceza verseydi, yeryüzünde tek kimse kalmazdı. Müminlerin de birbirlerine kaşı müsamahakâr yaklaşmaları gerekir.
Ayet-i kerimede Rabbimiz mealen şöyle buyurur: “Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz, ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” (Hucurat, 12)
Kötü zandan nasıl korunmalı
Hiç unutmamak ve hatırdan çıkarmamak gerekir ki Rabbimiz bizleri günah işlemeye müsait bir şekilde yaratmıştır. Her insan günah işleyebilir. Bazen nefsine hâkim olamayıp da hata yapabilir. İnsanın bu yönünü düşünüp daha insaflı yaklaşmak gerekir.
Bir düşünelim, suizanna maruz kalan bizsek ne yaparız? Ya bu suizan biraz daha ilerleyip gerçekmiş gibi başkalarına da anlatılırsa ne düşünürüz? Hiç işlemediğimiz bir günah yüzünden suçlanıp yadırganırsak nasıl bir ruh haline gireriz? Zina ya da hırsızlık gibi bir suç hususunda zanna maruz kalsak mesela!…
Bir anlığına olsun, kendimizi suizanda bulunacağımız kişinin yerine koymalı ve “Onun yerinde olsam bana nasıl davranılmasını isterdim” diye, kendimize sormalıyız ki daha insaflı yaklaşabilelim. Bu şekilde bir empati, bizi suizan tehlikesinden uzak tutar inşaallah.
İkinci olarak, suizan hastalığına karşı, hüsnüzan ilacını kullanmalıyız. Böyle bir sahne ile karşılaştığımız zaman “Belki de şöyle bir şey olduğu için böyle olmuştur” gibi düşünerek, olayın hep olumlu taraflarına bakmamız icap eder. Çünkü dinimiz, her fırsatta hüsnüzannı emrediyor ve suizandan sakındırıyor. Hüsnüzan bizi birbirimize perçinlerken, suizan fitne ve fesat tohumlarını eker.
Üçüncü olarak, suizandan uzak durmak için insanın kendi nefsini herkesten kötü görmesi ve muhasebe yapması tavsiye olunur.
Bir başkası hakkında zanna dair şeytandan kendisine bir vesvese gelen insan; “Ey Nefsim! Ahirette Allah bana, ‘Falan ne yaptı, filan ne yaptı?’ diye sormayacak,’ Ey kulum! Sen ne yaptın?’ diye soracak, benim bir başkası ile kaybedecek vaktim yok. Yanlış düşüncelere kapılırsam bir de bundan hesaba çekilirim. Hesap günü çetin bir gündür. Bir de bununla uğraşmak zorunda kalmayayım.” Diye, nefsine nasihat etmelidir…
Burada şunu da belirtmekte fayda var, kişilerin şahsi kusurlarını araştırmak yasaklanmıştır. Yoksa bir kimse içinde bulunduğu topluluğa, cemaate, kuruma, İslam topluma zarar veriyorsa bu kişinin bu türden kusurları hüsnüzan ile ele alınmaz. Kişi, imkânları nispetinde, konuyu araştırmalı veya ehliyetli kişilere haber vererek, toplumun veya cemaatin zarar görmesi engellenmeye çalışılmalıdır. Bu da yine, dini bir vecibe olarak karşımıza çıkmaktadır.