Müslüman Şahsiyeti
Huzeyfe radıyallahu anh’den; demiştir ki, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
” ‘İnsanlar iyi olur, iyilik yaparlarsa, biz de iyi olur, iyilik yaparız; yok onlar zulmederlerse biz de zulmederiz’ diyen immea (şahsiyetsizler)den olmayın. Aksine siz kendinizi, insanlar iyi olurlarsa iyi olmaya, kötü olurlarsa, kötü (zalim) olmamaya alıştırın!” (Tirmizî, Birr 62; Hatîb Tebrîzî, Mişkatü’l-Mesâbîh, III, 1418)
Hadis-i şerifte geçen imme’a kelimesi için Zemahşerî, “Herkese ‘seninleyim’ diyen şahsiyetsiz kişi, taklitçi, sebatsız, asalak” (el-Faik fi Ğaribi’l-hadis, I, 56-57) manasını vermektedir.
Sahabenin âlimlerinden Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh bu kelime hakkında şöyle açıklama yapmıştır: “Biz cahiliyye devrinde çağırılmadığı halde davetlilerin arkasına takılıp ziyafete giden asalaklara ‘imme’a’ derdik. Ama bugün imme’a; dinini, imanını insanların (anlayışlarının) peşine takan, delil, burhan aramaksızın körü körüne onlara tabi olan,” dır.
Bu hadis-i şerif, inancına sadakati zayıf olan, menfaat icabı veya özenti sebebiyle önüne çıkan kişi ve görüşlere uyup giden, hak din üzerinde sebat etmeyen, kaypak, kişiliksiz, eyyamcı, çıkarcı kişiler gibi olmamak gerektiğini bildirmektedir.
Her devirde insanların aklını karıştıran fitneler, tefrikalar ortaya çıkabilir. Eski zamanlarda da böyle fitneler olmuştur, bugün de vardır. Bilhassa batılılaşma veya batıya ayak uydurmak için modernleşme telkinleri yapılmaktadır.
Hâlbuki bizim müslüman olarak kendimize ait bir inanç sistemimiz, ahkâmımız ve ahlaki değerlerimiz vardır. Bunlara uymayan telkinlere kapılıp gitmek, herkes yapıyor diye yapmak veya bazı çevreler beni kınamasın diye bunlara uyum veya rıza göstermek bize yakışmaz. Müslüman kendi dinini ve dinine ait ahlak yapısını hayata hâkim kılmalı, bunun için çalışanlarla beraber olmalıdır.
Allah-u Zülcelâl müslümanların her yaptıklarını şuurlu olarak yapmalarını, dostluk ettikleri kişileri iyi seçmelerini, uydukları görüşlere dikkat etmelerini emreder. Uydum kalabalığa deyip, kör taklitçilikle önüne gelene tabi olmasına azı olmaz.
Hadis âlimi Aliyyu’l-Kaari bu hadis-i şerifin şerhinde şu dikkat çekici tespiti yapmaktadır: “Bu hadis-i şerifte, Müslümanların inanç ve ibadetler bir yana, ahlakî konularda bile başkalarını taklit etmekten nehyolunduğuna işaret bulunmaktadır.” (Mirkatu’l-Mefâtîh, IV, 762)