MÂNEVÎ GÜNDEM / Zilhicce Ayının Sevap Fırsatları

  • 31 Mayıs 2024
  • 189 kez görüntülendi.
MÂNEVÎ GÜNDEM / Zilhicce Ayının Sevap Fırsatları
REKLAM ALANI

MÂNEVÎ GÜNDEM
Zilhicce Ayının Sevap Fırsatları
Gülistan Dergisi Araştırma

Zamanlar içinde Allah-u Zülcelâl’in lütfuna, keremine ve affına vesile olan müstesna gün ve geceler vardır. Bunlardan biri olan Zilhicce ayı, hac ibadetinin yerine getirildiği, Kurban Bayramı’nın bulunduğu mübarek bir aydır. Bu mübarek ayın birinden onuna kadar olan zaman dilimine “leyâli-i aşere”, yani on mübarek gece denir. Bazı alimlere göre Leyâli-i aşere, Fecr suresinde işaret edilen ve üzerine yemin edilen mübarek gecelerdir.
“Fecre yemin olsun ve o on geceye de yemin olsun ki…”(Fecr, 1-2) ayetinde işaret edilen gecelerin Zilhicce ayının ilk on gecesi olduğu bildirilmiştir.
Bugünlerde ibadet ve tesbihatların sevabının çokluğu hakkında Peygamberimiz sallallâhu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
“Allah indinde Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!” (Abd b. Humeyd, Müsned, 1/257)
Zilhicce ayının ilk on günü ve gecesini oruç ve namazla ihya etmek hakkında hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur:
“Allah’a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce’nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesine denktir.” (Tirmizi; Savm, 52; İbn Mace, Sıyam, 39)
Rabbimiz Müslümanlara senede iki bayram vermiş; birincisi geçtiğimiz aylarda idrak ettiğimiz Ramazan Bayramı diğeri de önümüzdeki günlerde kavuşacağımız Kurban Bayramı…
Ramazan Bayramı ile mübarek Ramazân-ı şerîfi oruçla, teravihle, sadaka-ı fıtırla, mukabele ile, Kadir Gecesi’ni aramak ve itikaf ile güzelce değerlendiren müminlere, ahirette asıl bayramdan evvel bir sevinç ve ferahlanma ikram edilir. Hep birlikte nefse karşı sabır mücadelesi veren müminler, bayramda da zaferlerini hep birlikte yiyip içip, şükrederek kutlarlar.
Kurban Bayramı’ndan önce de oruç tutarak, namaz ve ibadetleri artırarak Zilhicce ayının faziletinden faydalanmak çok büyük bir fırsattır.
Abdullah ibni Abbas radıyallahu anh rivayet ettiğine göre, Resulullah aleyhissalâtü vesselam şöyle buyurdu:
“Allah katında içinde bulunduğumuz şu günler (Zilhicce’nin ilk on günün) deki salih amelden daha sevimli (salih amelin bulunacağı) başka günler yoktur.”
Sahabeler, sordular:
“Ya Rasulallah, Allah yolunda cihat da mı?”
Resulullah aleyhisselatu vesselam cevap verdi:
“Evet, Allah yolunda cihat da. Meğerki bir adam canıyla ve malıyla cihada çıkıp da kendisine ait mal ve candan hiçbir şeyi geri getiremez olursa, o başka.” (İbni Mâce, Sıyam: 39)
İnsan, imanının gereği olarak düzenli bir şekilde ibadet yapsa bile zamanla bu alışkanlık haline gelebiliyor. Nefis bir kısım amellere alışınca onu huşû hissetmeden, şekil olarak tekrarlama eğilimine girebiliyor.
Bizi bizden daha iyi bilen Rabbimiz, bu sebeple, bize, her yıl; üç aylar, Ramazan, Kurban Bayramı gibi hayatın rutinini bozup hislerimizi uyarıcı, iç dünyamızı ihya edici tecrübeler yaşatan mâneviyat mevsimleri gönderiyor. O mevsimler sayesinde, rutini değiştirip mâneviyatımızı canlandıracak salih ameller nasip ediyor.
Rabbimiz’in emrettiği her salih ameli yaparken iman mücerred bir kabulden öteye geçip; yaşanan, hissedilen, tadılan ve hâtırada izi olan bir müşahhas gerçekliğe dönüşüyor.
İşte bu müstesna mevsimleri ganimet bilmek, ömürde hiç değilse bir kere hacca gitmek, mümkün olduğu kadar umrelere gitmek, her hafta düzenli dînî sohbetlere, zikirlere katılmak insanın mânevî hislerini canlandırıyor, imanı tazeliyor.
Arefe Gününü Gafletle Geçirmeyelim
Zilhicce ayının ilk on gününü değerlendirmek bir yerde hacca gidenlere iştirak etmek gibidir. Hacca gidenler orada hedy kurbanı keserken, mukim olan müslümanlar da udhiye kurbanı ile onların ruhaniyetine iştirak etmiş oluyorlar. Hacca gidenler Arafat’ta vakfeye durup, mahşerin misali olan o insan seli içinde Allah’a niyaz ederken, diğer yerlerdeki müslümanlar da arefe günü oruç tutmakla, vakfe saatinde dua etmekle onların mânevî kazançlarından hisse almaya çalışabilirler.
Bu on günün en faziletlisi Arefe günüdür. Enes ibnu Mâlik radıyallâhu anh’ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: ‘’On günlerin her birinde (fazilet bakımından) ameller bin katıyla katlanır, Arefe gününde ise on bin kat katlanır.” (Beyhakî, eş-Şu’ab, 2/16)
Haccın iki rüknünden biri olan vakfenin yapıldığı gün olan Arefe günü boyunca Arafat’ta vakitlerini dua, namaz, zikir, tesbih, va’z dinleme, Kur’ân okuma vb. ibadetlerle geçirirler. Hacıların ibadetle geçirdikleri bu günleri müslümanların da dua ve ibadetlerle geçirmesi güzel olur.
Peygamberimiz Arefe gününün faziletine ilişkin olarak “Arefe gününden daha çok Allah’ın cehennem ateşinden insanları âzat ettiği bir gün yoktur” buyurmuş, yine “Arefe günü tutulan orucun bundan önce ve sonra birer yıllık günahları örteceği Allah’tan umulur” dediği (Müslim, “Sıyâm”, 196-197) nakledilmiştir.
Arafat vakfesinde edilen dualar kabul edilmesi en çok ümit edilen dualardır. Âişe radıyallâhu anhâdan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlullâh aleyhisselatu vesselam şöyle buyurmuştur:
“Allah-u Teâlâ’nın, Arefe gününden daha ziyade kulunu cehennemden âzâd ettiği hiçbir gün yoktur. Şüphesiz Allah azze ve celle o gün kullarına rahmetiyle tecelli ederek yaklaşır da sonra onlarla meleklere karşı iftihar eder. Ve: “Bunlar ne istiyorlar? (onlar ki emrime itaat edip nice yollardan gelmişler, Ben de onlara isteklerini vereceğim.)” buyurur.” (Müslim, Hac; 79)
Rabbimizin hacılara rahmetiyle tecelli ettiği o saatlerde sair yerlerde dua edenler de bu rahmetten hisselerini alırlar.
İbn-u Ömer radıyallâhu anhumâ’dan rivayet edilen hadîs-i şerifte Rasûlullâh aleyhisselatu vesselam: “Kalbinde zerre kadar iman bulunan kimse yoktur ki Arefe günü (af dilemiş olsun da) Allah-u Zülcelâl onu affetmiş olmasın,” buyurunca bir adam: “Yâ Rasûlallâh! Bu sadece Arafat ehli için midir, yoksa tüm insanlar için umumi midir?’’ diye sordu. Rasûlullâh sallallahu aleyhi vesellem: ‘’Bütün insanlar için umumidir,” buyurdu. (İbnu Humeyd, el-Müsned, No. 840)
Resulullah aleyhisselatu vesselam şöyle buyuruyor:
“Günlerin en faziletlisi arefe günüdür. Faziletçe cumaya benzer. Arefe günü cuma günü dışında yapılan yetmiş hacdan daha faziletlidir (Hac da iken). Duaların en faziletlisi de arefe günü yapılan duadır. Benim ve benden önceki peygamberlerin söylediği en faziletli söz de,
“Lailahe illallahu vahdehü la şerike lehu.”
(Allah birdir, O’ndan başka ilah yoktur. O`nun ortağı da yoktur.) sözüdür.” (Muvatta, Hacc 246)
Arefe günü hacılar dışındaki müslümanlar için oruç tutmak müstehaptır. Ebû Katâde radıyallâhu anh’dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlullâh aleyhisselatu vesselam şöyle buyurmuştur:
“Arefe günü orucu geçen sene(nin günahları) için de gelecek sene için de kefarettir.” (Müslim, Sıyâm; 36)
Arafat vakfesinde duracak olan hacılar eğer oruç sebebiyle halsiz düşüp dua ve ibadet edemeyeceklerinden endişe ederlerse tutmamaları daha uygundur.
Teşrik Tekbirleri
Teşrik tekbirleri de Arefe günü sabah namazından başlar. İster cemaatle ister yalnız başına namaz kılan, kurban kesen veya kesmeyen yolcu olan veya olmayan kadın-erkeğin; farz olan her namazın peşinde Teşrik tekbirlerini getirmesi gerekir.
Teşrik günlerinde, hacıların Arafat’ta, Hazret-i Âdem ile Hazret-i Havvâ’nın tevbesinin kabul olduğu Rahmet Dağı’nda yanık kalplerle duâ ve niyaza durduğu günde; biz de teşrik tekbirlerimizle onlara iştirak etmiş oluruz.
“Yüceltmek, büyüklüğünü kabul etmek” anlamındaki tekbîr terimi “Allah’ın zâtı, sıfatları ve fiilleri itibariyle her şeyden yüce ve üstün olduğu” mânasına gelir. Başta namaz olmak üzere birçok ibadetin rüknü veya tamamlayıcı öğesi olan “Allah-u ekber” cümlesini söylemek, İslam’ın ilk emirlerindendir.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme ilk vahyedilen emirlerden birinde:
“Ey örtünüp bürünen, kalk ve uyar! Sadece Rabbinin büyüklüğünü dile getir!” (Müddessir; 1-3) buyurulur.
İslâm dininin temellerinden namaz, hac, kurban gibi ibadetler tekbir ile yerinde getirilir. Her gün beş vakit namazdan önce okunan ezan ve farz namazlara durulurken okunan kamet de tekbir lafızlarını içerir.
Tekbir ve tazim ibadetin ruhudur. Cenab-ı Hakkı tekbir etme, yüceltme, O’nu her şeyin üstünde tutarak büyüklüğüyle senâda bulunmak kulluğumuzun özünü meydana getirir.
Fakihlerin çoğunluğuna göre:
“Belirlenmiş günlerde Allah’ı zikredin…” (Bakara, 203) ayetinde kastedilen günler teşrîk günleri, zikirden maksat teşrîk tekbirleridir.
Teşrik tekbirleri, hacıların Kâbe’den yükselen tekbir ve zikirlerine bütün dünya müslümanlarının iştirak etmelerini ve Allah’ın yüceliğini ilân etmelerini ifade eder.
Teşrik Tekbiri Nasıl Getirilir?
Arefe günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar, yirmi üç farz namazının arkasından teşrik tekbiri getirilir. Erkekler tekbiri açıktan, kadınlar ise gizlice getirir.
Hz. Ali ve Abdullah b. Mes’ûd radıyallahu anhümâ’dan rivayet edilen şekli ile teşrik tekbiri şöyledir:
“Allah-u ekber Allah-u ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allah-u ekber ve lillahi’l-hamd”
Anlamı: “Allah her şeyden yücedir, Allah her şeyden yücedir. Allah’tan başka ilâh yoktur. O Allah her şeyden yücedir, Allah her şeyden yücedir. Hamd Allah’a mahsustur.”
Teşrik Tekbirlerinin Kaynağı Nedir?
Teşrîk tekbirlerinin başlangıcının Hz. İbrahim’in oğlu İsmail aleyhimesselam’ı kurban etme olayına dayandığına inanılır.
Bilindiği gibi, İbrahim aleyhisselam gördüğü sahih rüya üzerine oğlunu Allah yolunda kurban etmek üzere Mina’ya götürmüştü. Bu sırada Cebrail aleyhisselam kurbanlık koç ile dünya semasına ulaştığında: “Allahu ekber, Allahu ekber” diyerek, tekbir getirdi.
İbrahim aleyhisselam onu işitince; “Lâ ilâhe illâllahu vallahu ekber” diye mukabele eder. İsmail aleyhisselam da; “Allahu ekber velillâhi’l-hamd” der. (Saffât, 102, 107; İsmail maddesi; el-Mavsılî, el-İhtiyar li Ta’lîli’l-Muhtar, c. I, s. 87, 88)
Bayram namazlarına giderken tekbir getirmek menduptur. Bayram namazı kılınırken diğer namazlara göre daha fazla tekbir getirilir. Bunlara zevâid tekbirleri denir.
Kurban amaçlı olsun veya olmasın hayvan keserken tekbir getirmek müstehabtır. (Buhârî, Eḍâḥî, 14)

REKLAM ALANI
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ