İlim halkalarından Cennet Bahçelerine…

  • 06 Haziran 2018
  • 756 kez görüntülendi.
İlim halkalarından Cennet Bahçelerine…
REKLAM ALANI

En Güzel Rehber İlim

İnsan için Allah-u Zülcelal’in rızasına giden en güzel rehber ilimdir. Çünkü insan, ancak bilgi ile dini görevlerini yerine getirebilir. Ayrıca, kendisini günahlardan ancak bilmekle muhafaza edebilir.

 

REKLAM ALANI

İlim sahipleri Allah-u Zülcelal’in katında çok kıymetlidirler. Çünkü ilim sahipleri, Allah-u Zülcelal’i bilir, O’na yönelerek hakkıyla korkarlar. Allah-u Zülcelal bunu beyan ederek bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur; “Allah’tan ancak alimler (hakkı ile) korkar.” (Fatır; 28)

 

Tabii insan cahil olduğu zaman, Allah-u Zülcelal’in kudret ve azametini, azabını ve mükafatını bilmediği için ne sevap kazanmak için ibadet yapabilir, ne de azaptan muhafaza olmak için günahlardan muhafaza olabilir. Fakat alim olan kişi, sevap kazanmak amacıyla ibadete sarılacağı gibi, kendisini azaptan muhafaza etmek için de günahlardan uzak durur. Nitekim Allah-u Zülcelal’ başka bir ayet-i kerimede; “Deki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” buyurmuştur. (Zümer; 9)

 

Onun için en azından insanın kendisine yetecek, yani ibadetlerini yapabilecek ve günahlardan muhafaza olabilecek kadar ilim öğrenmesi farz-ı ayn’dır. Yani, kulluk yapabilecek kadar ilim herkese farzdır.

 

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem de bu manayı ifade etmek üzere bir hadis-i şeriflerinde; “(Mükellef olduğu işlere ait) ilmi aramak, her müslümana farzdır.”  buyurmuştur. (İbn-i Mace)

 

İlmin çeşitleri ve gerekliliği

Demek ki insan, Allah-u Zülcelal’e giden yolda mesafe kat etmek istiyorsa, ilim öğrenmek zorundadır. Bu ilimde birkaç kısımdır.

1- İtikat (inanç) ile ilgili olan ilim: İnsan ilk olarak Allah’a ve Resulüne iman ettikten sonra, Kur’an-ı Azimüşşân’daki ve Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin hadis-i şeriflerindeki emir ve yasaklarından bir tanesini bile kabul etmediğinde tam olarak iman etmemiş olur. Bu sebeple kuvvetli bir imanın sahibi olmak için her şeyden önce imanla ilgili üzerine farz olan ilimleri öğrenmelidir.

 

2- Amel ile ilgili ilim: İnsan amellerin ne şekilde yapılması gerektiğini öğrenmezse, amel yapmaz/yapamaz, yaptığı zaman da eksik bir şekilde yaptığı için amelinden bir menfaat göremez.

Bir kimse namaz kılmak için abdest alır, fakat abdestin farzlarını bilmezse, eksik yapacağı için o abdesti olmaz. Bu almış olduğu abdestle namaz kılsa, abdestsiz olarak namaz kılınmadığı için namazı da boşa gitmiş olur.

 

İnsanın dünyadaki tek amacı, öldükten sonra ahiret nimetlerine kavuşabilmektir. Bu da ancak taat ve ibadet yapmakla mümkündür. Tabii ibadetlerini hiç yapmadığı ve eksik yaptığından dolayı bu nimetlere kavuşmak mümkün değildir. Çünkü bir ibadetin yerini bulması, ancak o ibadeti bozan hareketlerden kaçınmakla olur. Bunu da o ibadetin nasıl yapılacağını öğrenmekle elde edilebilir.

 

Yine namazda, bir rekatta arka arkaya üç sefer hareket yapmak veya dışarıdan bakan kimselerin; “Bu adam namazda değildir” düşüncesine kapılacakları bir hareket yapmak namazı bozar. Maalesef, günümüzde insanlar, bu durumlarla çok fazla müpteladırlar. Onun için amellerle ilgili, insanın en azından kendisine yetecek kadar ilmi öğrenmesi farzdır, şarttır.

 

3- Yasaklarla ilgili ilim: Bu da insanın terk etmek mecburiyetinde olduğu günahları bilmesi ve bu günahlardan nasıl kurtulması gerektiği hakkındaki ilimdir.

 

İnsan, “Ben bütün bunları nasıl öğreneceğim” dememelidir. Eğer ahiret hayatının rahat olmasını istiyorsa, bu bilgileri bilmesi lazımdır. Günümüzde zaten bunları öğrenmek çok kolaylaşmıştır. Bütün dini kitaplar, Türkçe’ye çevrilmiş ve her tarafa yayılmıştır. Bu fırsatı değerlendirmemiz ve hem kendimize hem de ailemize, akrabalarımıza, dost ve ahbaplarımıza faydalı olabilmek için gayret etmemiz lazımdır.

 

Dini ve manevi ilim Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin mirasıdır. Kim bu mirası üzerine almayı talep ederse; Allah-u Zülcelal kıyamet gününde onun yüzünü ağartır. Çünkü Peygamber Efendimiz aleyhissalatu vesselam bir hadis-i şeriflerinde; “Bizden bir şey öğrenipte onu öğrendiği gibi başkalarına aktaran kimsenin Allah yüzünü ağartsın. Kendisine tebliğ olunan nice kimseler vardır ki; o bilgiyi bizzat duyandan daha iyi anlayıp bellemiş olurlar.” (Tirmizi) buyurmuştur.

 

De ki; “Rabbim!
İlmimi arttır…”

Cahil bir kimsenin, bilmediği konuları sorup öğrenmemesi çok büyük bir kusurdur. Çünkü Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede; “Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun” (Nahl; 43) buyurmuştur. Yani, insan bilmediklerini alimlere sorup öğrenmelidir. Çünkü Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şeriflerinde; “Kim ilim öğrenmek için bir yola girerse, Allah ona cennete girecek yolu kolaylaştırır.” (Müslim) buyurmuştur.

 

Daima vaktimizi yeni şeyler öğrenerek değerlendirmeye çalışmamız lazımdır. Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede; “De ki; Rabbim, benim ilmimi arttır.” (Taha; 114) buyurmuştur. Peygamber Efendimiz aleyhissalatu vesselam da; “Kim, Allah’ın cehennemden azatlı kullarını görmek isterse, ilim öğrenenlere baksın” buyurmuştur. (Enes bin Malik’ten rivayet edilmiştir.)

 

Bir adam, Abdullah bin Mübarek radıyallahu anha gelerek; “Allah-u Zülcelal sana bu gece öleceğini bildirse, o saate kadar ne yapardın?” diye sorunca; “İlim öğrenirdim” diye cevap vermiştir.

 

Peki şimdi; “Ağır bir hastaya günlerce yemek, su ve ilaç verilmezse, o hasta ölmez mi?” diye, kime sorarsak soralım; “Evet, ölür”  diye cevap verirler. İşte kalp de böyledir, ilim ve hikmetten üç gün mahrum bırakılırsa ölür.

 

Çünkü, yemek nasıl vücudun gıdası ise ilim de kalbin gıdasıdır. İlmi olmayanın kalbi hastadır. Bu bağlamda İbn-i Mesud radıyallahu anh demiştir ki; “İlim kaldırılmadan önce, hemen ilim öğrenin. İlmin kaldırılması demek, ilmi öğretenlerin ölmesidir.”

 

Amel etmek için öğrenilir,
nakletmek için değil!

İlim öğrenmek, insan için yeterli değildir. Bir kimse, ilim öğrenip alim olsa da, onunla amel etmezse -Allah muhafaza- o kimse büyük bir vebal altındadır. Çünkü insan ilmi, Allah-u Zülcelal’in emir ve nehiylerini yerine getirmek için öğrenir. Bunları öğrendiği gibi öğretmekle de mükelleftir. Şayet öğrenmiş olduğu ilmi başkalarına öğretmezse, kıyamet gününde o insanlar yakasına yapışacaklardır.

 

Nitekim Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede; “Hani, Allah kendilerine kitap verilenlerden; ‘Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, gizlemeyeceksiniz’ diye söz almıştı.” (Âl-i İmrân; 187) “Yine de onlardan bir cemaat, bile bile gerçeği gizlerler.” buyurmuştur. (Bakara; 146)

 

Unutmamak lazımdır ki; söylenmeyen bilgi, harcanmayan hazineye benzer. Onun için Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur; “Her kim bir ilmi bilir de, onu gizlerse, Allah  kıyamet gününde o kimsenin ağzına ateşten gem vurur.” (Ebu Davud)

 

İlmin kalpteki durumu, paranın eldeki durumuna benzer. Onu isabetli yerlerde harcayıp kâr elde etmek de mümkündür, uygunsuz yerlerde harcayıp zarar görmek de…

 

İnsanların en
cahili kimdir?

İnsanların en cahili, bildiği ile amel etmeyen kimselerdir. Böyle kimseler, kıyamet günü şiddetli bir azaba müstahak olacaklardır. Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz; “Kıyamet günü insanların en şiddetli azaba uğrayacak olanı, ilmi kendisine fayda vermeyen âlimdir.”(Taberani) buyurmuştur.

 

İnsan, ilmi ile amel etmedikçe alim olamaz. Nitekim Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede; “Kendilerine kitap yükletilen, sonra onu taşıyamayanların durumu; koca, koca kitaplar taşıyan merkebin durumu gibidir.” (Cuma; 5) buyurmuştur.

 

Rivayete göre Hz. İsa aleyhisselam şöyle demiştir; “İlim öğrenip bu ilmi ile amel yapmayan kimseler, gizli olarak zina yapıp daha sonra hamile olduğunda zina yaptığı ortaya çıkan ve bundan utanç duyan kadın gibidir. İlmiyle amel etmeyen kimseler, kıyamet günü bütün insanlara teşhir edildikleri zaman, aynı zina yapan bu kadın gibi utanç duyacaklardır.”

 

Onun için bütün bunlara bakarak, insan bir kelime dahi öğrense, ilk önce o kelime ile amel edip sonra diğer mümin kardeşlerine öğretmeye gayret etmelidir.

 

İlmin şerefi âlimlerdedir

Alimler, Allah-u Zülcelal’in katında çok makbuldürler. Bir ayet-i kerimede; “Allah sizden, iman edenlerle kendilerine ilim verilenlerin derecelerini arttırır.” buyrulmuştur. (Mücadele; 11)

 

Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem de; “Alimler, peygamberlerin varisleridir.” buyurmuştur. (Buhari)

 

Tabii, bu ayet ve hadis-i şeriflerde bahsedilen alimler, ilmi ile amel eden ve diğer insanlara da bu ilimlerinden öğreten alimlerdir. Bu alimler, hem kendilerine hem de başka insanlara menfaatlidirler. Onun için Hasan-ı Basri radıyallahu anh; “Eğer alimler olmasaydı, insanlar hayvan gibi olurlardı” demiştir. Lokman-ı Hekim de oğluna şöyle nasihat etmiştir; “Oğlum! Alimlerle otur. Onların meclislerinden ayrılma, çünkü Allah-u Zülcelal nasıl yağmurla toprağa hayat veriyorsa, ilim nuruyla da kalpleri diriltir.”

 

Bir kimsenin, alimlerin yanında bir saat oturması, tek başına bir sene ibadet etmesinden daha iyidir. Alimlerden şeytan dahi korkar ve kaçar. Çünkü alimler, şeytanın hileler yaparak kandırdığı kimseleri ikaz ederek, yanlışlarından döndürürler.

 

Peygamber Efendimiz aleyhissalatu vesselam başka bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır; “Alimin uykusu, cahilin ibadetinden hayırlıdır.” İşte alimler bu kadar kıymetlidirler. Alimler dünyada insanlar için kurtuluştur, hayır ve fazilet kaynağıdır. Onun için alimlerin kıymetini bilip onlar ortadan kalkmadan istifade etmemiz lazımdır.

 

Cahilleri önder edinirler

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şeriflerinde; “Allah, ilmi insanlar içinden çekip çıkararak almaz. Fakat alimleri öldürmek suretiyle ilmi alır. Böylece ortalıkta alim kalmayınca, insanlar cahilleri önder edinirler. Bu kimseler kendilerine sorulan sorulara karşılık, bilmeden fetva vererek hem kendilerini sapıtırlar, hem de başkalarını saptırırlar” buyurmuştur. (Buhari)

 

Tabi bizden önceki insanlar, ilmin ve alimin kıymetini çok iyi biliyorlardı. Onun için Hz. Ömer radıyallahu anh demiştir ki; “Gecelerini namaz kılmakla, gündüzlerini oruçla geçiren bin abidin ölümü, helal ve haram ilmini bilen bir alimin ölümünden daha hafiftir.”

 

Buna bakarak, biz de dinimizin elimizden gitmemesi ve cennet yolu üzerinde sağlam adımlarla yürüyebilmek için alimlerin kıymetini bilip onların ilimlerinden istifade etmemiz lazımdır.

 

Şayet ilim öğrenip o ilimle amel de edersek, imanımız kuvvetli olacağı gibi, Allah-u Zülcelal’in emir ve nehiylerini yerine getirerek, kendimizi cenneti âlâya müstahak edip, cehennemden de kurtarmış oluruz.

 

Çünkü Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şeriflerinde; “Allah, her kimin hakkında hayır dilerse, onu dinde (alim ve anlayış sahibi) fakih kılar.” (Ahmed b. Hanbel, Buhari) buyurmuştur.

 

Onun için daima ilim öğrenmek için çaba göstermemiz lazımdır. Çünkü ilim ehlinin üzerinde şeytanın bir nasibi yoktur. Bunun yanında ilim ehli olan kimse, başkalarının hidayetine de vesile olmak suretiyle büyük bir sevabın sahibi olur.

 

Nitekim Peygamber Efendimiz aleyhissalatu vesselam; “Vallahi, Allah’ın senin vasıtanla bir tek kişiyi hidayete erdirmesi, senin hesabına kırmızı renkli deve sürüsünden daha hayırlıdır.” buyurmuştur. (Müslim)

 

Netice olarak, cahilliğin ve öğrenilen ilimle amel yapmayıp, başka insanlara da anlatmamanın, Allah-u Zülcelal’in rızasına giden cennet yolu üzerinde bir engel olduğu; ilim öğrenmenin, o ilimle amel yapmanın ve başka insanlara da öğretip Allah-u Zülcelal’in yoluna dönmelerine vesile olmanın da cennet yolu üzerinde bir rehber olduğu anlaşıldı.

 

Bütün bu anlattıklarımız, Allah-u Zülcelal’in rızasını kazanmak içindir. Allah-u Zülcelal’in rızasını kazanmaya çalışmak, her Mümine lazım olan bir sanattır. Bu sanat, insanın elinde olmazsa, kıyamet gününde perişan olur.

 

Allah-u Zülcelal’in huzuruna çıktığımız zaman; “Ya Rabbi! Ben bilmiyordum” deme hakkımız yoktur. Çünkü bize her şeyi bildirmiştir. Öyleyse, henüz elimizde fırsat varken, ilim öğrenip, Allah-u Zülcelal’in emir ve nehiylerini yerine getirmeye gayret etmemiz lazımdır.

 

Allah-u Zülcelal hepimize ilim öğrenip, bu ilimle amel yapmayı ve başka insanların hidayetine vesile olmayı nasip etsin. (Amin)

 

REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ