Her Derdin Çaresi: Allah’ın Kitab’ı

  • 19 Haziran 2014
  • 820 kez görüntülendi.
Her Derdin Çaresi: Allah’ın Kitab’ı
REKLAM ALANI

Kur’an-ı Kerim’in en büyük fazileti, üstünlüğü, hiç şüphesiz onun Allah kelâmı olmasıdır. Ama bunun yanında, Yüce Allah onu birçok ayette özellikle övmektedir ki bunlardan bazıları mealen şöyledir: “Bu (Kur’an), Mekke’yi ve çevresindeki (kasaba)ları uyarman için sana indirdiğimiz feyiz kaynağı ve kendinden önceki (kitap)ları doğrulayıcı bir kitaptır. Ahirete inananlar buna da inanırlar ve onlar, namazlarına devam ederler.” (En’âm; 92)

 

“Gerçekten bu Kur’an, (insanı) en doğru yola iletir.” (İsrâ; 9)

REKLAM ALANI

 

“(Kur’an öyle eşsiz bir kitaptır)ki ne geçmişe ne de geleceğe dair verdiği haberlerde yanlış olmaz…” (Fussilet; 42)

 

Kur’an-ı Kerim’in bu faziletine işaretle, Buharî’nin Hz. Osman radıyallâhu anhudan rivayet ettiği bir hadiste, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi vesellem: “Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir” buyurmaktadır.

 

Kur’an-ı Kerim, İslamî hükümleri kapsayan bir kitap, müminlerin gönüllerine hayır ve hikmet akıtan bir menba (kaynak) ve tilavetiyle abidlerin yüce Allah’a yaklaştığı en üstün kulluk kitabıdır.

 

Abdullah b. Mesud radıyallâhu anhunun rivayet ettiği bir hadiste, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi vesellem şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz bu Kur’an, Allah’ın ziyafetidir. O halde gücünüzün yettiği ölçüde onun ziyafetine yöneliniz. Şüphesiz bu Kur’an, Allah’ın ipi; apaçık nur, faydalı ilaç, kendisine tutunan (emirlerinin dışına çıkmayan)ların hamisi ve kendisine uyanların kurtuluş güvencesidir. Kendisinde sapma olmaz ki ıslah edilsin ve kendisinde eğrilik olmaz ki düzeltilsin. Mucizeleri bitmez ve çok okumakla eskimez. Tekrar tekrar okuyunuz. Zira Allah, okuduğunuz her harfinden dolayı, sizi on hasenat (sevabı) ile mükâfatlandıracaktır. Dikkat ediniz, ben, “Elif Lam Mim” bir harftir, demiyorum. Bilakis Elif bir harftir, Lâm bir harftir, Mim de bir harftir.” (Hâkim)

 

Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi vesellemin, Ebû Zerr radıyallâhu anhuya yaptığı tavsiyede şöyle buyrulmaktadır: “Kur’an okumayı elden bırakma. Çünkü Kur’an, senin için yeryüzünde bir nur, göklerde de bir hazinedir.”

 

Hz. Âişe radıyallâhu anha anamızdan yapılan bir rivayete göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem şöyle buyuruyor: “Kuran’ı zorlanmadan kolaylıkla okuyan kimse, amel defterini yazan seçkin ve dürüst meleklerle beraber olacak; kendisine zor geldiği halde Kur’an okuyana ise iki ecir vardır.” (Buharî, Müslim)

 

Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem, insanları Kur’an okumaya teşvik etmiş aralarındaki üstünlüğü, Kur’an bilgileri ve idraklerine göre tayin etmiş ve okumaktan aciz olanlara, onun manevi bereketinden mahrum kalmamaları için dinlemeyi ve anlamaya çalışmalarını tavsiye etmiştir.

 

Ebu Hureyre radıyallâhu anhudan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem şöyle buyurmaktadır. “Kim Allah’ın Kitab’ından bir ayet dinlerse, ona kat kat sevap yazılır, kim de onu okursa kıyamet gününde onun için bir nur olur.” (İmam Ahmed)

 

İyi bilen imam olur

 

Ebû Hureyre radıyallâhu anhunun rivayetine göre: “Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem bir yere, sayıları biraz (kalabalık) olan bir gurup elçi gönderdi. (Gitmeden önce) Onlardan Kuran-ı Kerim’i okumalarını istedi. Bunun üzerine, onlardan her biri Kur’an’dan bildiğini okuyuverdi. Nihayet sıra, içlerinden en genç olan birine geldi. Rasulullah:
– Ey falan! Sen Kur’an’dan ne biliyorsun? Diye sordu. Adam:
– Ben, şu, şu sûreleri ve Bakara sûresini biliyorum, diye cevap verdi. Bunun üzerine Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem:
– Sen Bakara sûresini biliyor musun? Dedi. Adam:
– Evet, deyince, Rasulullah:

– Haydi git, onların emiri sensin, buyurdu.

 

Selef-i Salihinden olan önderlerimiz, Kur’an’ın ve Kur’an tilavetinin faziletini bildikleri için onu, kanun ve yasalara kaynak, gönüllerin huzur menbaı, (şifahî) ibadetlerinin başı kılmış, ona kalplerini açıp gönülleriyle tefekkür ederek, ruhları onun yüce manalarıyla dolmuş ve bunun neticesinde Allah, bu cihanda, kendilerine dünya liderliğini vererek onları mükâfatlandırmıştır. Ahirette de onlar için büyük dereceler vardır. Bize gelince, bizler Kuran-ı ihmal ettik, ihmal ettiğimiz için de hem dinimiz zayıfladı hem de içinde bulunduğumuz dünyevî zaafa uğradık.

 

Enes b. Malik radıyallâhu anhunun rivayetine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem şöyle buyurmaktadır: “Bana ümmetimin sevabı gösterildi. Hatta kişinin mescitten alıp dışarıya attığı çörçöp bile. Bana ümmetimin günahları da arz olundu. Kişinin Kur’an’dan öğrendiği herhangi bir sureyi veya ayeti unutmasından daha büyük bir günah görmedim.”

 

İşte bu sebeple, Selef-i Salihin Kur’an okumayı, günlük yaptıkları virdlerinin/zikir-Kuran programlarının en başına koymuş ve günde en az bir Hizb (10 sayfa) okumaya gayret ve itina göstermişlerdir.

 

Onlar Allah dostlarıdır

 

Enes radıyallâhu anhunun rivayetine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem: “Yüce Allah’ın insanlardan ehli (yakınları ve dostları) vardır” buyurdular. Bunun üzerine,
– Ey Allah’ın Resûlü onlar kimlerdir? Diye sorulunca, Peygamber Efendimiz:
– Kur’an ehlidir. Onlar, Allah’ın ehli ve has kullarıdır, buyurdu. (Tirmîzi)

 

İbn Ömer radıyallâhu anhuma (Allah ondan ve babasından razı olsun) rivayet ettiği bir hadiste ise Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem şöyle buyurmaktadır: “(Kıyamet gününde) Kur’an ehline şöyle denilecek: ‘Oku, dünyada tertil ile okuduğun gibi tertil ile oku ve ilerle, yüksel. Çünkü senin makamın, okuyacağın en son ayetin yanındadır.” (Ebû Davud, Tirmîzî)

 

İbn Mes’ud radıyallâhu anhu şöyle der: “Kur’an hamili (ehli) olan kimse, herkes uyurken gecesi (gece ibadeti) ile, herkes oruçsuz iken gündüzü (orucu) ile, insanlar sevinçli iken hüznü ile, insanlar gülerken ağlamasıyla, insanlar gereksiz şeyler konuşurken susmasıyla ve insanlar kendilerini büyük görürken tevazusu ile bilinmeli/tanınmalıdır.

 

Kuran ehli; kaba, gafil, yaygaracı ve sert tabiatlı olmamalıdır.

 

Kur’an-ı Kerim nasıl okunmalı?

 

Ekâbirden bazılarının şu sözleri naklediliyor: “Kur’an-ı Kerim’i okurken, zevk alamıyordum. Sonra onu okurken Resûlullah’ın Ashabına okuduğu hali aklıma getirdim ve öyle okumaya çalıştım. Biraz zevk alabildim. Ve sonra bir makam daha yükseldim ve Cebrail aleyhisselâmın Resûlullah’a Kur’an okuduğu hali düşünerek, sanki onların huzurunda okuyormuşum gibi okumaya başladım. Biraz daha zevk aldım. Derken, kendimi öyle farz ettim ki, sanki uçsuz bucaksız bir sahradayım ve ben orada Kur’an okuyorum, sadece Hz. Allah dinliyor. İşte o zaman, okuduğum Kur’an’dan tam zevk almaya başladım.” (Şir’atü’l-İslâm, s. 61)

 

Resulullah Efendimiz sallallâhu aleyhi vesellem, “Kur’ân hüzünle nazil oldu, onu okurken ağlayınız. Ağlayamıyorsanız, ağlar gibi okuyunuz (veya kendinizi ağlamaya zorlayınız.)” buyuruyorlar. (İbn Mâce)

 

Evliyaullah’dan Salih Merrî hazretleri şöyle anlatıyor: “Bir gece, rüyamda Resûlullah’ı gördüm. Bana, kendisine Kur’an okumamı emretti. Ben de kendisine bir miktar Kur’an-ı Kerim okudum. Beni dinledi, Kur’an okumayı bitirince, ‘Ya Salih! Bu okuduğun Kur’an’dır. Ama hani bunun ağlaması?’ buyurdu.”

 

İmam Nevevî rahmetullâhi aleyhi: “Kıraat sırasında ağlamak, ariflerin ve salihlerin şiarıdır” der. Gazali rahmetullâhi aleyhi de kıraat sırasında ağlamanın müstehab olduğunu söyler.

 

Ona yapışan kurtulur

 

Kur’an öyle bir kitaptır ki insan her dert ve kederden onunla kurtulabilir.
Hz. Ali İbni Ebi Talip radıyallâhu anhu anlatıyor: “Bir gün, Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem Efendimiz şöyle buyurdu: “Beni Hak Peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, benim ümmetim, dininin aslından ve cemaatinden 72 fırkaya ayrılacaktır ve bu 72 fırkanın hepsi dalâlettedirler. Cehenneme çağırılacaklardır. İşte bu zaman geldiğinde size benim tavsiyem; Aziz ve Celil olan Allah’ın Kitabı’na sarılmanızdır. Muhakkak ki onda, sizden evvel geçmiş milletlerin haberleri ve sizden sonra geleceklerin de haberleri vardır. Ve aranızda nasıl hükmedeceksiniz, onlar da vardır. Kim ona düşmanlık ederek muhalefette bulunursa, Allah onun belini kırar. O, Allah’ın sağlam bir ipidir (ona tutunan kurtulur). O, Allah’ın açık bir nuru ve menfaat veren şifasıdır. O, yapışanı kurtaran ve tabi olanı necata erdirendir. Kim ona yapışırsa, asla yamulmaz. O onları doğrultur. Asla hak yoldan sapmaz, dosdoğru olur. O Kur’an’ın incelikleri, acâyibatı (anlaşılmaz sırları kıyamete kadar) hiç bitmez, devam eder. Ve onu okuyan, tekrar tekrar okumaktan asla usanmaz.”

 

Hazret-i Huzeyfe radıyallâhu anhu anlatıyor: “Ümmet arasında böyle ayrılıkların meydana geleceğini Rasulullah sallallahu aleyhi vesellemden öğrenince, dedim ki:
– Ya Rasulallah! O zamana yetişirsem bana ne tavsiye edersiniz? Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem de cevaben buyurdu ki:
– Allah’ın Kitabı’na yapış, onu öğren ve onun hükmü ile amel et, kurtuluş yolu ancak budur.”

 

Hz. Huzeyfe sualini Resûlullah’a üç kere tekrar ediyor. Peygamberimiz sallallâhu aleyhi vesellem de her üçüne de aynı cevabı veriyor. (İbn Mâce, Tirmizî)

REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ