Hadislerle Ana-Baba Hakkı
Cennet annelerin ayakları altındadır
Anne, çocuğu aylarca karnında taşıyan, sonrada dünyaya getiren ve her türlü fedakârlığı göze alarak çocuğu maddİ ve manevi açıdan yetiştiren kadındır.
İslam Dini, ananın çocuk üzerindeki hakkının daha büyük olması nedeniyle özellikle analara daha sonra da babalara çok iyilik yapılmasını emretmiştir. Ananın emeğini hiçbir teşekkür karşılayamaz. Bu emeğin karşılığı hiç bir mükâfatla takdir edilemez. Babanın da hakkı büyüktür.
Anne, hamile kaldığı andan, itibaren evlad sebebiyle meşakkatler çekmeye başlar. Doğum kolay bir hadise değildir. Hayati tehlikeleri beraberinde getirir. Doğum sırasında ölen, şifasız dertlere giriftar olan anneler çoktur. Doğum normal cereyan etse bile, doğum sonu ve acılar başlı başına ciddi ve tahammülü zor fevkalade bir imtihandır.
Annenin esas hizmeti doğumdan sonra başlar. Çocuğun emzirilmesi, giydirilmesi temizliğinin yapılması, terbiye edilmesi, tedavisi gibi ardı arkası kesilmeyen vasati on beş yıl sürecek hasbi bir hizmet dönemi doğumla başlar. Eğer çocuk özürlü ise belki ölünceye kadar o çocuğuna en güzel şekilde bakmaya devam eder bıkmadan, usanmadan.
Cenab-ı Hakk’ın annelere koyduğu şefkat duygusu, -sefihleşerek fıtratını bozmamış- anneleri istirahatını, sıhhatini, yeme içme ve giyinmesini düşünmeden bütün imkânlarıyla çocuğuna hizmete sevk eder.
Evladın bu hizmeti maddi bir karşılıkla ödemesi mümkün değildir? Yapabilecek tek şey annenin kendine sunduğu anneliğin idrakinde olması, minnettarlığının şuurundan olduğuna annesine hissettirmesidir.
Anneye daha çok iyilik etmek gerektiğini şu hadisi şerif bize haber vermektedir: “Adamın biri Rasulullah sallallahu aleyhi veselleme gelip sordu:
– Ey Allah’ın Resulü, insanlar içinde iyi davranıp hoş sohbette bulunmama en ziyade kim hak sabidir? Diye sordu. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem:
– Annen” diye cevap verdi. Adam:
– Sonra kim? Dedi. Resulullah sallallahu aleyhi vesellem, yine:
– Annen, diye cevap verdi. Adam tekrar:
– Sonra kim? Diye sordu. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem yine:
– Annen, diye cevap verdi. Adam tekrar sordu:
– Sonra kim? Resulullah sallallahu aleyhi vesellem bu dördüncüyü:
– Baban! Diye cevapladı.” (Buhari, Müslim)
İslam Dini evladın annesine ve babasına karşı olan saygı ve hizmet borcu hususunda ısrar eder, annenin evlat üzerindeki hukukunun babanınkine nisbetle en az üç misli olduğunu söyler.
Âlimler annenin babaya rağmen üç misli zahmet çektiğine Kur’an-ı Kerimin şu ayette işaret buyurduğunu söylemişlerdir: (Mealen) “Biz insana, anne babasına karşı iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Zira annesi, onu karnında, zorluğa uğrayarak taşımış onu güçlükle doğurmuştur. Taşınması ve sütten kesilmesi otuz ay sürer.” (Ahkâf; 15)
Âlimler der ki; “Hadiste anneye tanınan üç misli hak, ayette zikredilen üç şeye karşılıktır; hamilelik zahmeti, doğurma meşakkati ve emzirme sıkıntısı.”
Anne ve babalara kim bakacak?
Ana ve babanın çocukları üzerinde bir takım dini ve hukuki hak ve yetkileri sahip kabul edilmiştir. Analık ve babalık ilişkisine dair bazı özel hükümler konulmuştur.
Kur’an-ı Kerim’de gerekse hadislerde çoğunlukla Allah’a kulluk görevinin hemen ardından ana babaya karşı saygılı olma ve iyi davranmanın bir görev olduğuna dikkat çekilir. Nitekim Bakara suresinin 83. ayetinde İsrailoğullarına yüklenen ve uyacaklarına dair söz (misak) alınan sekiz konudaki görevler sıralanırken en başta yalnızca Allah’a kulluk, ikinci olarak da ana babaya iyilik etme vazifesi gösterilmiştir.
Mesela şu ayetler anne ve babaya iyiliğe emretmektedir: “Allah’a kulluk edin. O’na bir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya iyilik edin.” (Nisa; 36)
“Rabbin, ancak kendisine kulluk etmenizi ve anne babaya iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa sakın onlara öf bile deme, onları azarlama; her zaman onlara güzel değerli sözler söyle, acıyarak onlara daima kucak aç ve yumuşak davran ve Ya Rab beni küçükken bakıp büyüttükleri gibi sen de şimdi onlara acı, diyerek dua et!” (İsrâ; 24)
Bu ayetlerde anne-baba hakkının, Allah’a kulluktan sonra gelmesi, tüm diğer insani haller karşısında önceliği olduğunun açık kanıtıdır.
Mikdad b. Ma’kerib ‘den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah size analarınıza iyi davranmanızı tavsiye ediyor. (Bu cümleyi üç kez tekrarladı). Allah size babalarınıza iyi davranmanızı emrediyor. Allah size en yakın akrabanıza ve sonra yakınlık derecesine göre diğer akrabalarınıza iyi davranmanızı ve haklarını gözetmenizi tavsiye ediyor.” (Ahmet Bin Hanbel, İbni Mace)
Hatta bu Kütüb-i Sitte (17/471) de bu hadisin bir rivayette de şöyle bir ilave vardır. Hatta anne ve babası kendisine eza vermiş olsa bile iyilik yapılmasını Peygamberimiz tavsiye etmektedir.
Anne ve babaya iyilik etmek bazı ibadetlerden üstün sayılmıştır. Bu hususla ilgili örnek olarak önemli ölçülerden bazıları şunlardır:
Cihattan önce gelir
Hadis-i şeriflerden anne ve babaya bakacak kimse yoksa onlara iyilik etmek, onlara yardımcı olmanın cihattan daha önce geldiğini anlıyoruz. Cahime, Rasulullah sallallahu aleyhi veselleme gelerek:
– Ya Rasulallah! Savaşa katılmak istedim. Bunu size danışmak için gelmiştim, dedi. Rasulullah:
– Anan var mı?” diye sordu. O:
– Evet cevabını verince Resulullah sallallahu aleyhi vesellem:
– O halde ona hizmet et. Çünkü cennet, anaların ayakları altındadır, buyurdu. (Nesai)
Abdullah bin Mes’ud şöyle demiştir: “Rasulullah’a:
– Aziz ve Celil olan Allah’ın en çok sevdiği amel nedir? Diye sordum. Rasulullah:
– Vaktinde kılınan namazdır, buyurdu. Sonra hangisidir? Dedim.
– Anne ve babana iyiliktir, buyurdu.
– Sonra hangisidir? Dedim.
– Allah yolunda cihat etmendir, dedi. (Sahih)
Nafile Hac’tan daha önemlidir
Eğer anne ve baba bakıma ve yardıma muhtaç ise bir Müslüman’ın onlara bakması yapacağı nafile Hac’tan faziletli sayılmıştır.
Ebu Hüreyre’den rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem: “İyi ve samimi olan memluk (köle) için iki ecir buyurmuştur. Ebu Hüreyre’nin (radıyallahu anh) nefsi kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda cihad, Hac ve anama iyilik (emri) olmasaydı, memluk olarak ölmek isterdim.”
Said b. Müseyyib radıyallahu anh diyor ki, duyduğumuza göre Ebu Hureyre radıyallahu anh, iyilikte bulunmak ve yanından ayrılmamak için anası ölünceye kadar Hac etmemiştir. (Buhari, Müslim)
Bu hadisleri yanlış anlamamak gerekir. Hadiste verilmek istenilen mesaj, anne ve babaya bakacak kimsenin olmadığı ve onların da mutlaka bakıma muhtaç bir durumda olması durumunda evlat haccını erteler. Eğer anne ve babanın sağlığı ve maddi durumları iyiyse ya da anne ve babaya bakacak başka evlat var ise farz olan hacca gitmeye mani değildir.
Nafile namazdan daha önemlidir
Peygamberimizin anlattığı, Cüreyc’in hayat hikâyesinde bizlere büyük bir ibret vardır.
Cüreyc ibadet ehli bir insandı. Bir gün nafile namaz kılarken annesi onu çağırdı. O, “Rabbim annem mi namazım mı?” diye tereddüt edip namazına devam etti. Annesi ikinci defa çağırdı. Cüreyc ona cevap vermeyip namaza devam etti. Annesi üçüncü kez bağırdı. Cüreyc cevap vermeyince (annesi) Allah’a, Cüreyc’e fahişeleri musallat etmeden öldürmemesi için dua etti. Bir zaman sonra bir fahişe bir çobanla zina etti ve hamile kaldı. Bu durumun açığa çıkmasından korkunca da çoban ona, “Çocuğun babasını sorarlarsa abid kul, Cüreyc’tir de.” dedi. O da öyle söyledi. İnsanlar galeyana gelip evini yıktılar ve hakim onu meydana getirdi. Yoldayken annesinin bedduasını hatırladı ve gülümsedi. Ceza için meydana getirilince iki rekât namaz kılmak için mühlet istedi. Sonra da çocuğu isteyip kulağına, “Baban kim?” diye sordu. Çocuk: “Filan çobandır” dedi. İnsanlar tekbir ve tehlile başladı ve ona, “Evini altın ve gümüşten yeniden yapalım” dediler. O, “Hayır eskisi gibi topraktan yapın” dedi.
Buhari’nin rivayet ettiği bir hadiste Nebi sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyuruyor.”Cüreyc fakih olsaydı anasına icabetin (nafile) namaza devamdan daha gerekli olduğunu bilirdi.” (Riyazüs Salihin)
Fakihler: “Nafile bir namaz kılanın, anne veya babası çağırsa namazını bırakıp ona icabet etmesi gerekir.” demişlerdir.
Allah yolunda hicretten önce gelmesi
Aşağıda yer vereceğimiz hadiste hizmete muhtaç anne ve babaya yardımcı olmanın hicretten önemli olduğunu anlıyoruz.
Abdullah b. Amr radıyallahu anh anlatıyor: “Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi veselleme gelerek:
– Hicret etmek üzere sana beyat etmek için geldim ve ana babamı ağlar vaziyette gözleri yaşlı bıraktım, dedi. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem:
– Sen derhal onların yanına dön! Ağlattığın gibi onları güldür ve sevindir! Buyurdu. (Hakim)
Daha bunun gibi birçok açıdan önemli olan Anne ve babaya iyilik meselesi maalesef çoğu Müslüman’ın önemini idrak edemediği ve bu konuda hesaplarının zor olacağı bir konudur.