Ehlullah’tan Nasihatler…

  • 11 Eylül 2014
  • 1.399 kez görüntülendi.
Ehlullah’tan Nasihatler…
REKLAM ALANI

Güzel insanların nasihatleri, insanı güzele götürür. Ariflerin nasihatleri ile doğru yolu bulanlar, saadete kavuşanlar çoktur. Fakat onların nasihatlerinden fayda görebilmek için onları sevmek, onlara hüsnü zan göstermek şartı vardır. Burada ümmetin seçkin velilerinin, ariflerin büyüklerinin söz ve nasihatlerine yer veriyoruz. Umuyoruz ki istifade edilsin… Zira onların sözleri niyetlerin düzelmesine, hasta kalplerin şifaya ermesine vesiledir. Allah-u Zülcelal, bizleri istifade edenlerden etsin. (Âmin)

Cahil sofilerden bucak bucak kaç!

Abdülhâlık Gucdevânî kuddise sırruhu şöyle nasihatte bulunmuştur: “Ey oğul! Sana vasiyet ederim ki; bütün hâllerinde ilim, edep ve takva üzerinde olasın!.. Geçmişlerin eserlerini oku ve Ehl-i Sünnet vel-Cemaat yolundan git! Fıkıh ve hadîs öğren ve câhil sofîlerden bucak bucak kaç!

REKLAM ALANI

Namazlarını, mutlaka cemaatle kıl! Kalbinde şöhrete meyil varsa imam ve müezzin olma! Şöhretten gücünün yettiği kadar uzaklaş! Şöhrette âfet vardır. Makamlarda da gözün olmasın; dâima kendini aşağılarda tut!

Tâkat getiremeyeceğin işe kefil olma! Halkın seni alakadar etmeyen işlerine karışma! Fasık idarecilerle düşüp kalkma! Her hususta dengeyi muhafaza et! Ölçüyü kaçırıp güzel ses dinlemeğe fazla kapılma ki, rûhu karartır ve sonunda nifak doğurur. Böyleyken güzel sesi de inkâr etme ki, onunla ezân ve Kur’ân, ruhları ihyâ eder.

Az ye, az konuş, az uyu ve gâfillerden, arslandan kaçar gibi kaç! Fitne zamanları yalnızlığı tercih et, menfaati icâbı fetvâ vererek dînin hafife alınmasına sebep olanlardan, mağrur zenginlerden ve câhillerden uzak dur! Helâl ye, şüpheli işlerden sakın ve evlenmede takvâya dikkat et. Aksi hâlde dünyaya bağlanır ve o uğurda dînini zedelersin…

Çok gülme; hele kahkahayla gülmemeye dikkat et! Çok gülmek kalbi öldürür. Fakat tebessümü de elden bırakma. Herkese şefkat gözüyle bak ve kimseyi hakîr görme! Kendi dışını aşırı bezeyip süsleme ki, dış mamurluğu iç harablığından gelir. Münakaşa etme, kimseden bir şey isteme, müstağnî kal, kanaatle zengin ol, vakarını koru! Sende emeği olanlara ve seni terbiye edenlere karşı vefâkâr ol, malınla ve canınla onlara hizmet et ve onların hâli ile hâllen! Onları kınayan gâfiller felâh bulmaz.

Dünyaya ve dünya ehli olan gâfillere meyletme! Gönlün dâima mahzûn, bedenin kulluğa güçlü, gözün yaşlı ve kalbin rakik olmalı. İşin hâlis, duân ilticâ ve libâsın mütevâzî, yoldaşın Hak dostları, sermayen zahirî ve batınî din ilimleri, evin mescid ve yakının Allah dostları olsun!

İnsanlara hizmet et

Feridüddîn Attar kuddise sırruhunun tavsiye ve nasihatlerinden bazıları şunlardır: “Seni incitenlerin özürlerini kabul et. Halkı inciteni Allah sevmez. Böyle bir huy, dindar birine yakışmaz. Zulümle bir kalbi yaralayan, o yarayı kendi vücûdunda açmış olur. Kendi ayıbını görebilenlerin, ruhlarında bir kuvvet belirir.

Ahmaklığın alâmeti şunlardır: Kendi ayıbını görmeyip de başkalarının kusurunu aramak. Gönlüne cimrilik tohumu saçtığı hâlde cömertlik ummak.

Ahlâkı ile halkı hoşnud etmeyen kimsenin Allah katında hiçbir değeri yoktur. Hastaları ziyaret et, çünkü bu Peygamber sünnetidir. Elinden gelirse susuzları suya kandır. Meclislerde insanlara hizmet et. Yetimlerin hâl ve hatırlarını sor ki, Allâh seni azîz eylesin. Çünkü yetimin bir anlık ağlaması bile, Arş-ı Alâyı titretmeye yeter. Bir yetimi ağlatan zâlim, cehennem ateşine odun olur. Hasta bir yetimi sevindiren, kendisi için cennet kapısını açmış olur. Allah yolunda ne verirsen, öz malın odur. Geri kalanın hesabı vardır.”

Salih amel işle, nefsine uyma!

İbrâhim Desûkî kuddise sirruhu şu tavsiye ve öğütlerle nasihatte bulunmuştur: “Oğlum! Sana gereken odur ki, evliyâ zümresinin duasını alasın. Teberrüken onların himmetine nâil olmayı arzulayasın.

Ey Kur’ân-ı Kerîm’i okuyup ezberleyen kimse! Onu okuyup ezberlediğin için fazla övünme… Hâline bir bak: Onun gereği ile amel ediyor musun? Yoksa etmiyor musun?

Ey oğlum! Cedel, nakil, yaldızlı sözler gibi faydasız şeylerle meşguliyeti bırakarak sükût ehli ol. İhlâsı seç, bu yolda sâlih amel işle ve nefsine uyma.

O kimse ile otur kalk ki, şerîati ve hakîkati özünde toplamış ola. Şunu unutma ki, bu yolda sana en çok yardımı dokunan kişiler, bu gibi insanlar olacaktır.

Oğlum! İsterim ki, dâimâ sünnetle amel edesin… Bu yolda lüzûmlu olan edeb esâsına da riâyet edesin.

Cesur olmalısın. Gölgesinden bile ürken korkaklardan olmamalısın. Herhangi bir sıkıntı, ilk anda seni yere sermemeli.

Mevlânın sevgisi ile dol; hattâ onunla vecd hâlinde ol.

Evlatlarım! Gıybet etmek için birini ararsanız; babanızın, ananızın gıybetini ediniz. Çünkü onlar; iyiliklerinizi almaya, diğerlerinden daha lâyıktır.

Allâhu Teâlâ, bir gün ve gecede, yetmiş iki kere kullarının kalbine nazar eder. O hâlde, kalbinizi temiz tutunuz, güzel ve parlak kılınız. Çünkü orası, Rabbinizin nazargâhıdır.

Ey kardeşim! Sakın kendi başına bir şey yaptım zannetme. Bil ki oruç tuttuğunda, onu sana Allâh tutturmuş; namaz kıldığında, onu sana Allâh kıldırmış; bir iş yaptığında, onu sana Allâh yaptırmıştır. Takvâ derecesine ulaşmışsan Allâh seni ulaştırmış, maddî-mânevî bir şeye mazhar olmuşsan, Allâh seni mazhar kılmıştır.

Ey oğulcuğum! İnsanların ve cinlerin ameli kadar amelin olsa bile “ben” demekten sakın! Zîra Allâh, “ben” iddiasında bulunanları acziyet içerisinde bırakır. Benlik davasında isen maddî ve mânevî derecen düşer, bunu unutma!

İhlas sana nasıl gerekmesin?

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî kuddise sırruhu muamelata dair bazı öğütlerde bulunduktan sonra, ihlas ile alakalı nasihatlerle kalpleri aydınlatmıştır. Şöyle ki:

“Sana; Allâh’a tâati ve takvâ üzere bulunmanı, nerede olursan ol insanlara ezâ ve cefâ vermemeni, özellikle Harameyn-i Şerîfeyn’de daha fazla titiz davranmanı tavsiye ederim.

Gıybetini yapsalar dahî sen kimsenin gıybetini yapma. Hiç kimsenin dünya malından bir şey alma. Şerîatin, alınmasını helâl kıldığını al ve onu hayır yollarda harca. Mümin kardeşlerin aç ve yoksul durumda bulunurken, şehvetin için harcama yaparak lezzetlenme. Kesinlikle yalan söyleme. Hiç kimseyi hakîr görme. Hiç kimseden nefsinin üstün olduğunu düşünme. Kalbî ve bedenî ibâdetlerde tüm kuvvetini sarfet. Bunun yanında, nefsine “Hiçbir zaman makbul olacak hayır işlemedim” düşüncesini kabul ettir. Çünkü ibâdetlerin rûhu niyettir. Niyet ise ancak ihlâs ile mümkündür. Senden daha büyük olanlara ihlâs gerekirse sana nasıl gerekmesin.

Allah Teâlâ’ya yemin ederim ki; annem beni doğurduktan bugüne kadar, Allah katında makbûl ve mûteber olup hesabı sorulmayacak bir tek hayır işlediğime inanmıyorum. Eğer kendi nefsini bütün hayır işlerde iflâs etmiş olarak görmüyorsan bu, cehâletin en son noktasıdır. Eğer iflâs etmiş olarak biliyorsan Allâh’ın rahmetinden de ümitsiz olma!”

REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ