Âşka Dair
Âşk imiş her ne var âlemde
İlim bir kıyl ü kâl imiş ancak (Fuzûlî)
Hakikatini bilmeyenler
şehveti âşk sanıyorlar
Herkesin dilinde bir âşk sözüdür gidiyor. Âlem halkı bunu âşk zannediyor. Halbuki Allah’tan gayri bir temâşâsı bulunan âşk, âşk değildir. Âşkı bilmeyenler şehveti âşk sanıyorlar.
Âşk, şiddetli sevgidir. Sevgi ve muhabbetin kaynayarak koyulaşması ve süzülmesidir. Âşk, muhabbet ufkunun zirvesidir. Âşk, insanın yaratılışındaki güzellik ve varlığın temelidir.
“Ben gizli bir hazine idim. Bilinmeyi istedim ve âlemi yarattım” kutsî sözünün içinde âşk vardır. Din âşktır. İnsan, ahsen-i takvîm, Allah ise hüsn-i mutlaktır. Âşkın temelinde güzellik vardır. Güzelliğin temeli, Allah’ın tarifsiz güzelliğidir. Allah’a karşı duyulan âşk, maddeden mânâya, halktan Hakk’a, fâniden bâkiye, cisimden rûha yönelir.
Âşk, Allah Tâlâ’ya karşı aşırı sevginin kemâle erişi, âşığın âşkta yok oluşudur.
Âşk, tasavvuf düşüncesinin temel sözcüklerindendir. Tasavvufta âşk, varlığın aslı ve yaratılış sebebi, sevenin sevgilide kendini yok etmesi; âşığın yok, mâşukun var olması, her şeyin ondan ibâret olmasıdır.
Hakiki sevgi
Gerçek muhabbet, ilâhî âşktır. Âşk,‘Gül’ sevdâsıyla serâpâ dolmak, ‘Gül’ kokusuyla hemhâl olmaktır. Âşk, dünyadan âzâde kalmak, gönlü İlâhî muhabbete âşinâ kılmaktır. Âşk, ‘Gül’ yetimlerinin gül yüzlülere duyduğu muhabbettir.
Âşk, her an secde hâlidir.
Âşk, imanın kemâlidir. (K.Rifâi)
Âşk, İslâm’ın, imanın, namazın ve duânın olmazsa olmazıdır.
Aslında kâinat; sevgi ve âşk üzerine yaratılmıştır. Muhabbet ufkunun zirvesi İlâhî âşktır. Âşk hâline, arzularını azaltıp, şükrünü ve kulluğunu artırarak erişebilirsin. “Bir âşk armağanı almak istersen, kalbini bir mürşide aç.”
Hüşyâr gönüllerde hasıl olan âşkın sırlarına nâil olmak istersen, bir gönül sahibinin gönlüne gir. Âşk yoluna revan olmak istersen, dikkat et, o yolda ezelî ahde vefâ isterler!
“Allah’ın huzuruna kabul edilenlerden olmayı istiyorsan, tevâzu’ içinde yaşamaya çalış.”
“Unutma ki Hak, hidâyetini ancak kendisine muhabbet edene verir!..”
“Bil ki hazineyi açan anahtar, âşktan bâşka bir şey değildir.”
Âşk semtinden bâşka yolda oturma; âşksız hayat boştur…
Âşksız geçen ömrü, hiç hesaba katma, yaşadım sanma. Âşk, âb-ı hayattır.
“Göklerin dönüşünü âşkın dalgasından bil. Eğer âşk olmasaydı, dünya donar kalırdı.” (Mevlânâ)
İşitin ey yârenler, âşk bir güneşe benzer
Âşkı olmayan gönül misâl-i taşa benzer. (Yunus Emre)
İlâhî âşkın lezzetinden mahrum, dünya hayatına mağrur, hayvânî maîşete meftûn, rûhânî lezzetten yoksun olanlardan uzak ol.
“Hâdiseler senin kalbini kırmışsa üzülme. Mevlâ onu mahsus kırdırtmıştır. Kendi bulunsun için. (Ben kırık kalplerleyim) der ve bunu resmen ilân eder.”
“Eğer bu dünyada belâlara uğramışsan, Hakk’ın seni sevdiğini bil. Bu ezel kısmetidir anla. Mevlâ’nın dayağından lezzet almayan, muhabbet davasında sâdık olmadığını bilsin.” (Rabiatül Adeviyye)
Âşk yarası taşımayan yürek
“Âşk nedir bilmiyorsan gecelere sor, şu sapsarı yüzlere, şu kupkuru dudaklara sor.”
“Bin düşmanın yıktığını bir âşk yeniden yapabilir.”
“Hayır, hayatın değil, hakikatin, muhabbetin, âşkın adamını yetiştirmeliyiz. Hayatın hesapları âşkımızın düşmanıdır.” (N.Topçu)
“Bizim peygamberimizin yolu âşk yoludur
Biz âşkzâdeyiz, annemiz âşktır.” (Mevlânâ)
“Âşk yolu, hevâ ehline kapalıdır. Bu yol ancak ciğeri yanık sâdıklara açıktır.”
“Evet, göz yaşı olan yere rahmet yağar. Allah korkusundan akan bir damla yaş, cehennemleri söndürür.”
“İlâhî âşka nisbeti olan kimsenin yanında güneş, bir lamba dahi olamaz.”
“Âşkın tatlı ateşiyle yanan kalpten çıkan âh, âşığı, hakîkî mâşûku olan Allah’a bir anda vâsıl eder. Rahmet deryasının inilti, feryâd ve figân ile cûşa geldiğini unutma!”
Rahmet kapısı seherlerde göz yaşlarına açılır. Zirâ Hakk’ın en çok sevdiği amel, “ümmetin seherlerde âh u vâh edip inlemeleridir.”
Değil mi ki bir âşk yarası taşımayan yürek, ya deliye aittir, ya ölüye.
Âşk sarayından
içeri girmek istersen…
Âşk olmadıktan, kalp yanmadıktan sonra, muhteşem kubbelerin altında haykırarak “Allah!” demekten ne çıkar?..
Evet, boynuna âşkın zinciri takılmayan kimse, henüz mânevî hayata kavuşmamış demektir.
Feyiz ve ihsan kapısı her zaman herkese açıktır. Oradan hiç kimse men edilmez, avucunu açanı boş döndürmez, kapısına geleni geri çevirmezler. O kapıdan henüz eli boş dönen olmadı. Yeter ki istemesini, almasını ve her birini irfan hayatımıza mal etmesini bilenlerden olalım.
“Âşk ve muhabbet sarayına girmek istersen, bırak bütün sûrî amellerini yağma etsinler.”
“Ey insan!…Can bahçesine gam fidanı dikmeyi bırak. Ecel makası ömür ipini kesmeden, gönül erlerinin güzelliğinden renkler almaya bak. Kim onlar gibi bir dostun halkasına girerse, Allah’ı ve Resulünü hoşnut eder!” (Mevlânâ)
“Ey âşk, ey gönlümüzün derûnî mânâsı! Ey ektiğimiz tohum! Ey biçtiğimiz mahsul! Şu hâle bir bak; tıyneti toprak olan insanlar artık eskidiler. Bizim çamurumuzdan şimdi bambâşka ve bize yabancı bir insan meydana geldi…” (Mevlânâ)
Pakistanlı Muhammed İkbal şöyle feryâd ederdi: “Yazıklar olsun! Artık âşkın vecdi ve heyecânı kalmadı. Artık Müslümanların damarlarındaki kan dahi kurudu. Namazlara bakın; saflar eğri, secdeler ruhsuz, kalplerde huzur yok! İçten gelen o İlâhî cezbe kaybolmuş!..”
Tavanı çöktü âşkın; duvarlar üryân düştü
Toplumun gündemine koyu bir isyân düştü (Nurullah Genç)
“Gel ey âşk, ey gönlümün remzi, mânâsı, gel ey bizim tarlamız, mahsûlümüz gel, bu balçıktan yaratılan insanlar köhneleştiler. Gel çamurumuzdan yeni bir insan yap” (İkbal)
Âşka esirdir ehl-i hâl, bu âşka sığmaz kıyl ü kal
Âşkın acep halleri var, kul eyledi sultanları. (Akşemseddin)
Âşkla ve hayırla kalınız…
Gerçekten çok güzel bir uyarı olmuş, Allah razı olsun yazılarınızı çok severek ve içten bir şekilde okuyorum çok faydalanıyorum, Allahta size mutmain olacağınız bir feyiz ve bereket versin. Yolunuz ve bahtınız açık olsun Ulubatlı Hasanın bayrağı burca diktiği gibi düşmanların karşısında sizinde zafer bayrağını gönlümüzdeki iman dağına iman bayrağını dikmek nasip etsin. Amiiiiin